Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti ve adeta ülke tarihine dair bir açık hava müzesidir. Ülkenin doğusunda ve Atlantik kıyısına yakın bir bölgede kurulan kentin tam adı Washington DC’dir. DC, District of Columbiya (Kolumbiya Bölgesi) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır.
Şehir federal devletin yönetim merkezi olarak, güvenlik amacıyla federasyonu oluşturan devletlerin hiçbirine dahil olmayan özel bir bölgede kurulmuştur. Şehrin inşa edileceği bölge George Washington tarafından seçilir ve başkentin yer alacağı bölge, Kristof Kolomb (Christoph Columbus) anısına Kolumbiya Bölgesi olarak adlandırılır. Bu bölge, Potomac ve Anacostia nehirlerinin birleştiği noktada, Virginia ve Maryland eyaletlerinin arasındadır.
Amerikan merkezi yönetiminin en önemli iki yapısı, Amerikan Kongre Binası (Capitol) ve Amerikan başkanlarının ikamet ettiği Beyaz Saray, gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında sıklıkla görünen, hemen herkesin göz aşinalığı olan klasik stilde ikonik binalardır.
Washington’un karateristik özelliği, Amerikan tarihinin önemli isimlerinin veya büyük fedakarlık anlarının anısına yapılmış anıtların çokluğudur : Washington Anıtı, Lincoln Anıtı, Jefferson Anıtı, Franklin Delano Roosvelt Anıtı, Martin Luther King, Jr. Anıtı, Wietnam, Kore Gazileri, II. Dünya Savaşı anısına düzenlenmiş anıtsal alanlar ... Bu alanların büyük çoğunluğu National Mall adı verilen milli park içinde veya civarında, her bahar kiraz çiçekleri ile bezenen Tidal Basin civarında yer alır. National Mall, doğuda Capitol’den başlayarak ve Potomac nehri kıyısında Lincoln Anıtı’na dek uzanan yeşil ve anıtsal bir park şeridi olarak düzenlenmiştir.
Kültür ve sanat alanında da Amerika Birleşik Devletleri’nde çok önemli bir yeri olan başkentte Ulusal Sanat Galerisi, Smithsonian Müzeleri gibi pek çok müze, Kenedy Gösteri Sanatları Merkezi gibi sanat merkezleri, yüzlerce kütüphanenin yanı sıra Amerika’nın hafızası niteliği taşıyan Kongre Kütüphanesi bulunur.
Amerikan tarihinin en değerli simgesel alanı olarak büyük bir turistik cazibeye sahip olan Washington DC, aynı zamanda bir yönetim merkezi, canlı ve renkli bir metropol, havasını solumaktan zevk alınacak güzel bir şehirdir.
Amerika’nın Kaliforniya Eyaleti’nde, Pasifik Kıyısında kurulu olan Los Angeles, yalnız Amerika’nın değil, tüm dünyanın yakından tanıdığı bir metropoldür. Özellikle Hollywood ve film endüstrisinin varlığı burayı daha bir renkli ve çekici kılmakta; kozmopolit bir kültür kenti olmasında önemli bir rol oynamakta...
Amerika’nın en kalabalık ikinci kenti olan Los Angeles, insanların kısaca ifade ettiği şekliyle LA (ingiliz alfabesine göre el ey okunur) Melekler Şehri olarak da anılıyor. Los Angeles bir İspanyol ismi ve “angeles” melekler anlamına geliyor. Kaliforniya’da yüzlerce yıl varlığını sürdüren yerli kültürü bir yana, Avrupalıların Kaliforniya’yı keşfi İspanyollar aracılığıyla oluyor. 1700’lerin sonlarında kurulan şehir, 1821’de Meksika’nın İspanyollardan bağımsızlığını elde etmesiyle Meksika toprağı olursa da 1846’da Birleşik Devletler’in eline geçer. 1859’de Kaliforniya Birleşik Devletler’in 31. Eyaleti olur. 1900’lerden itibaren film endüstrisi ve havacılık endüstrisi şehrin gelişiminin ana itici güçleri olur.
Los Angeles özellikle Hollywood, burada kurulu film stüdyoları, hemen yakınlardaki Anaheim şehrinde bulunan Disneyland ile çok çekici bir turizm bölgesi. Universal Stüdyoları veya Warner Bros Stüdyoları gibi film endüstrisinin en önemli firmalarını, mutfaklarını görmek, en sevilen filmleri adeta yaşamak için ziyaret etmek mümkün.
Alış veriş yaparken, güzel bir restoranda yemek yerken hemen yakınlarda dünya çapında bir sinema yıldızını görmek pek ala mümkün. Göremezseniz, Hollyword Bulvarı ve Vine Caddesi’nde, ünlü Walk of Fame boyunca ünlüler için konmuş 2500’den fazla yıldızı görmekle yetinmek zorundasınız. Walk of Fame Amerika’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri, belki de birincisi.
Alış veriş sevenler için bir cennet Los Angeles. Grove, Santa Monica Place, Citadel Outlets gibi alış veriş merkezleri bir tarafa Beverly Hills – Rodeo Drive lüksün adresi olarak öne çıkıyor.
Los Angeles’ın plajları da dünyaca ünlü... Bu plajlardan El Matador Plajı, sörf sevenlerin gözdesi Malibu Surfrider Plajı, kilometrelerce uzanan Santa Monica Plajı, pek çok filme sahne olup dünya çapında üne kavuşmuş Venüs Plajı, benzer şeklilde Manhattan Plajı özellikle öne çıkıyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin en fazla müzeye sahip şehirlerinden biri olan Los Angeles’da Getty Center’da yer alan Paul Getty Müzesi, Los Angeles County Museum of Art (LACMA), Museum of Contemporary Art (MOCA), Pasadena Norton Simon Museum, Huntington Library, Art Collections and Botanical Gardens görmeden geçemeyeceğiniz yerler...
Melekler Şehri’nde yapılabilecekler bundan ibaret sanılmasın. Ünlü gece klüpleriyle gece yaşamından, sağlık için birbirinden güzel spalardan, Runyon Canyon gibi türlü doğa aktivitesinin yapılabileceği doğal alanlarından, Frank Gehry’nin Walt Disney Konser Salonu ve Frank Lloyd Wright’ın Hollyhock House’u gibi Amerika’nın en seçkin mimarlarına ait eserlerden ve son derece güzel bahçe tasarımlarından, seçkin tiyatrolardan oluşan uzun bir yapılabilecek, görülebilecekler listesi sizi bekliyor.
Şehir Atlantik kıyısında, Amerika’nın kolonileşme sürecinde, ilk olarak Hollandalılar tarafından, New Amsterdam adıyla kurulur. Denizci bir millet olan Hollandalılar deniz ticareti için bir üs olarak kullanma amacıyla kurmuştur, Hudson Nehri’nin ağzındaki bu liman kentini. Kurulduğu yerin değerinin anlaşılmasıyla İngilizlerin de ilgisini çeker ve İngiltere’nin York Dükü James’in gönderdiği bir filoyla kuşatılıp İngiliz ellerine geçer. New Amsterdam ismi New York olarak değiştirilir. O günden bugüne büyük bir gelişme gösteren bu metropol, dünyanın en hareketli, en canlı ve en önemli şehirlerinden biri haline gelir.
New York şehri, borough adı verilen beş idari bölgeden oluşur. Manhattan Adası, New York’un ünlü silüetini oluşturur. Hudson Nehri, Harlem Nehri ve East Nehri adı verilen tuzlu su yolu ile çevrelenmiştir. Bronx, ana kara toprakları üzerinde yer alır. Long Island Adası’nın batı ucundaki Queens ve Brooklyn, son olarak Staten Adası New York’u oluşturan beş bölgedir.
New York’ta Özgürlük Adası üzerinde yer alan Özgürlük Heykeli, Amerika Birleşik Devletleri ile özdeşleşmiştir. Fransızlar tarafından Birleşik Devletler’e hediye edilen bu anlamlı heykelin yaratıcısı Fransız heykeltraş Bartholdi ve heykelin iç kısmında yer alan iskeletin tasarımı da Eyfel Kulesi’nin de yaratıcısı olan Gustave Eiffel’e aittir.
New York, Wall Street ile tüm dünyanın takip ettiği bir finans ve bankacılık merkezi, dünya modasına yön veren bir moda ve alışveriş merkezi, sanat ve kültür merkezi, Amerikan haberciliğinin ana merkezlerinden biri, etnik çeşitlililiğin rakamsal olarak yüzlerle ifade edildiği dünyanın belki de en kozmopolit kentidir.
Amerikan Tiyatrosu’nun simgesi haline gelmiş olan Broadway, dünyadaki en iyi müzik salonlarından biri olan Carnegie Hall, koleksiyonlarının zenginliği göz kamaştıran Metropolitan Sanat Müzesi New York’tadır.
Tarihin en büyük terör saldırısına hedef olarak yıkılan New York Dünya Ticaret Merkezi İkiz Kuleleri’nin yerine yapılan One World Ticaret Merkezi, Central Park; yapımı 1931 gibi çok erken bir tarihte tamamlanmış, 102 katlı, uzun bir süre dünyanın en yüksek binası ünvanını elinde bulunduran ikonik Empire State binası, şaşırtıcı bir kapasiteye sahip olan John F. Kennedy Havalimanı buradadır.
New York şehri, nam-ı diğer Büyük Elma, Amerika denince akla gelecek hemen her şeyi bünyesinde toplamış olağanüstü bir kenttir.
San Fransisko, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya Eyaleti’nde, Pasifik Okyanusu ile San Fransisko Körfezi arasında kalan bir yarımada üzerinde kurulmuştur. Önemli bir kültürel ve ekonomik merkez, aynı zamanda bir liman kentidir. Şehrin simgelerinden, ikonik görünümüyle Golden Gate Köprüsü, San Fransisco’yu körfezle okyanus arasındaki Golden Geçidi üzerinden Marin Yarımadası’na bağlar. Şehir, San Fransisco Körfezi’ni batıdan doğuya kateden Bay Bridge köprüleri ile de Yerba Buena Adası üzerinden Oakland şehrine bağlanır.
Binlerce yıl boyunca yerliler tarafından bolluk ve bereket içinde bir yerleşim yeri olarak kullanılan San Fransisco’ya ulaşan ilk Avrupalılar, 1500’lerin ilk yarısında İspanyol ve Portekizliler olmuştu ama 1579’da ünlü İngiliz kaşifi Sir Francis Drake de buraya ayak basmıştı. 1776’da İspanyollar burada bir garnizon kurdular; onu Aziz Asissili Francis adına kurulan misyonerlik binası takip etti. Böylece bölgede yeni bir isim altında bir şehir kuruluyordu. 1821’de İspanya’dan bağımsızlığını kazanan Meksika’nın kontrolünde olan San Fransisco, 1846’da Birleşik Devletler’in eline geçti. 1848’de Altına Hücum furyası ile nüfusunda büyük bir artış yaşayarak büyüdü. Bu furyada ve demiryollarının yapımı sırasında göç eden Çinli nüfus Çin Mahallesi’nin temellerini atmıştır. 1906’da büyük bir deprem felaketine uğrayan şehir kısa zamanda yeniden inşa edildi. Zaman içinde Beat kuşağı, hippiler ve gay hareketinin merkezlerinden biri haline gelmiştir.
San Fransisco bulunduğu coğrafya nedeniyle diğer Amerikan şehirlerine oranla daha küçük bir alanda inşa edilmişse de zengin bir kültürel ve sosyal yaşama sahiptir.
Golden Gate Park, Dolores Park gibi parkları; San Fransisco Güzel Sanatlar Sarayı, SFMOMA Modern Sanatlar Müzesi, Exploratorium gibi müzeleri, Pier 39 Balıkçı İskelesi, Ferry Binası Pazar Yeri gibi renkli noktaları; Çin Mahallesi gibi turistik ve ilgi çekici merkezleri, romanlara filmlere konu olmuş Alcatraz Adası ve Hapishanesi ile San Fransisco, Amerika’nın en güzel şehirlerinden biri. Amerika’nın ünlü Silikon Vadisi’ne de San Fransisco’dan kısa bir yolculukla ulaşmak mümkün.
Şehirde bulunan 43 tepeden en bilinenlerinden biri olan Telegraph Hill üzerinde yer alan, San Fransisco’nun simgelerinden Coit Kulesi de harika bir panaromik şehir görüntüsü vadediyor.
Amerika’nın en kalabalık şehirlerinden biri olan Şikago (Chicago) Kuzey Amerika’da, Illinois Eyaleti’nde, Michigan Gölü’nün güneybatısında ve Şikago Nehri’nin ağzında kurulu.
Şikago, kültürel çeşitliliğin simgesi şehirlerden biri. Yanı sıra kültür ve sanat alanında da büyük bir zenginliğe sahip. Yüzlerce tiyatro, gösteri merkezi, spor alanı ve parkla donanmış şehirde pek çok farklı alanda festivali takip etmek; dünya çapında sanatsal aktiviteleri izlemek mümkün.
Şikago Kenti, kolay gerçekleştirilemeyecek bir projeye de imzasını atmış. 1900 senesinde mühendislik harikası bir projenin açılışını yapan Şikagolular, Michigan Gölü’ne akmakta olan Şikago Nehri’nin akış yönünü tersine çevirerek şehrin hem temiz içme suyu ihtiyacını çözmüş, hem de şehir ve şehre ait insan eliyle yapılmış gemi kanalı üzerinden Atlantik Okyanusu ve Göller Bölgesi’ni Mississipi Nehri’ne bağlayan muhteşem bir deniz ticaret yolunun ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ardından demiryolu taşımacılığının ana merkezlerinden biri haline gelen Şikago, bugün de demiryolu ve hava taşımacılığında önemli bir merkez.
Şehrin iş merkezlerinin bulunduğu Loop bölgesi, ünlü Madison Caddesi’ni, içinde büyük sanatçı Anish Kapoor’un Bean olarak da anılan ilginç Bulut Geçidi çalışmasını barındıran Millenium Parkı’nı, son derece zengin koleksiyonları ile Art Institute of Chicago Müzesini ve Willis Tower binasını da içeriyor. Dünyanın en büyük dinazorlarından biri olan Titanozor’a ev sahipliği yapan Field Müzesi, Shedd Akvaryumu, Adler Planetaryumu, alışverişin kalbi Michigan Avenue Magnificent Mile da hemen yakınlarda ...
1973’de tamamlanan 110 katlı, eski adıyla Sears yeni adıyla Willis Tower binası, Amerika’nın en yüksek binalarından biri...Bu binanın 103. katından, üstelik cesaretiniz varsa cam balkonlardan tüm Şikago’yu ayaklarınızın altına alan bir manzara seyredebiliyorsunuz.
Şikago, her yıl milyonlarca turisti ağırlayan canlı, hareketli, ilgi çekici ve keşfetmeye değer bir kent ...
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) toprakları, Kuzey Amerika’da, doğuda Atlantik Okyanusu’ndan batıda Pasifik Okyanusu’na dek uzanır. Dünyanın yüzölçümü olarak en büyük ülkelerinden biridir. Ülke toprakları kuzeyde Kanada ile güneyde Meksika toprakları, California ve Meksika Körfezleri ile sınırlanır. Amerika Kıtası’nın kuzeybatı ucunda yer alan ve Birleşik Devletler’in ana sınırları ile arasında Kanada toprakları bulunan Alaska Eyaleti, Bering Boğazı ile Asya’dan ayrılır ve burada Amerika’nın Rusya ile deniz sınırı bulunur. Ülkenin deniz aşırı toprakları arasında, Pasifik Okyanusu ortalarında yer alan Hawai, Karayip Denizi’nde bulunan Porto Riko ve Virgin Adaları bulunur.
Ülke topraklarını sulayan en uzun nehir Montana’daki Rocky Dağları’ndan doğan ve Missouri’de Mississippi Nehri ile birleşen 3 767 kilometrelik Missouri Nehri’dir. Ülkeyi adeta en kuzeyden en güneye kateden 3 730 kilometrelik uzunluğu ile en uzun ikinci ve üzerinde gemiyle taşımacılık yapılan en geniş nehri Mississipi, Kuzey Minnesota’daki Itasca Gölü’nden doğar ve Lousiana’da Meksika Körfezi’ne dökülür. Ülkedeki en büyük göller, kuzeydoğuda, Kanada sınırında yer alan, büyüklüğüne göre sırasıyla Superior, Huron, Michigan ve Erie gölleridir. Amerika sınırları içinde özellikle ülkenin batısında yoğunlaşmış ve en büyüğü Great Basin olmak üzere çok sayıda çöl de bulunur.
ABD’nin doğuda yer alan Atlantik kıyıları iç kesimlerinden Appalachian Dağları ile batıda ise Pasifik Kıyı sıradağları ile ayrılır. Bu dağlar Kuzey Amerika Cordillera’sının bir parçasıdır ve Cordillera aynı zamanda Rocky Dağları, Kolombiya Dağları, Sierra Nevada Dağları, Interior Dağları, Cascades Dağları’nı da içeren bir dağ silsilesi bölgesidir.
Doğal kaynaklar açısından çok zengin, devasa bir ülke olan Amerika’da nüfusun çoğunluğu yeni bir hayat kurma hayaliyle buraya göçmen olarak gelmiş insanlar ve onların soyundan gelen kişilerden oluşur. Yine nüfusun önemli bir bölümü, köleliğe resmen son verilene dek köle olarak kıtaya getirilen Afrika kökenli bireylerden meydana gelir. Amerika’nın kızılderililer ve eskimolar olmak üzere yerli halkları da ülkede yaşamını devam ettiren diğer topluluklardır.
Amerika Birleşik Devletleri, başkanlık sistemiyle yönetilen federal bir cumhuriyettir. Ülke, elli federal devlet ve federal bir bölge olarak Başkent Washington’un içinde bulunduğu Kolumbiya Bölgesi, Porto Riko gibi özel yönetim bölgelerinden oluşur.
Federasyonu oluşturan 50 devlet şöyle sıralanır : Alabama, Alaska, Arizona, Arkansas, Kaliforniya, Kolorado, Connecticut, Delaware, Florida, Georgia, Hawaii, Idaho, Illinois, Indiana, Iowa, Kansas, Kentucky, Louisiana, Maine, Maryland, Massachusetts, Michigan, Minnesota, Mississippi, Missouri, Montana, Nebraska, Nevada, New Hampshire, New Jersey, New Mexico, New York, Kuzey Karolina, Kuzey Dakota, Ohio, Oklahoma, Oregon, Pensilvanya, Rhode Island, Güney Karolina, Güney Dakota, Tennessee, Teksas, Utah, Vermont, Virginia, Washington, Batı Virginia, Wisconsin, Wyoming. Bu devletler iç işlerinde bağımsızdır.
Yasama yetkisi seçimle gelen üyelerden oluşan Kongre’ye aittir. Amerikan sistemi Cumhuriyetçiler ve Demokratlardan oluşan iki partili bir sistemdir. Kongrenin iki alt kanadı bulunur : iki yıl süreyle seçilen Temsilciler Meclisi ile her eyaletin altı yıl süreyle iki senatör tarafından temsil edildiği Senato. Kuvvetler ayrımı prensibi güçlü bir şekilde uygulanır.
Dünyanın ekonomik olarak süper gücü addedilen Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington DC, para birimi Birleşik Devletler dolarıdır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde dört farklı zaman dilimi bulunur.