Kura Nehri kıyısında bulunan Gürcistan’ın başkenti Tiflis önemli ticaret yolları üzerinde oluşu; Asya ve Avrupa arasında bir geçit yeri niteliği taşıması sebebiyle bölge için daima önemli bir kent olur.
Tarihi kentin, M.Ö. 5. yy’da İberya Kralı I. Vahtang tarafından kurulduğu söylenir. Söylenceye göre kralın bu kararı almasında bugün Tiflis’de hala faal olan sülfürik su kaynaklarının varlığı önemli rol oynamıştır.
Tarihi boyunca Gürcü hakimiyetinin yanı sıra Pers, Roma, Bizans, İran, Arap, Selçuklu, Moğol, Safevi, Osmanlı ve nihayet Rus hakimiyetine tanıklık eden kentin sokakları bu kültürel zenginliğin izlerini taşır.
Tiflis’te Ortaçağ mimarisinden ultra modern mimariye pek çok farklı dönemin izlerini taşıyan mimari yapılar görmek mümkündür.
Şehir merkezi, kentin en önemli caddesi, Rustaveli Caddesi’nin de başlagıç noktasını teşkil eden Özgürlük Meydanı’dır.
Tiflis’in tarihi bölgesine tepeden bakan ve genel görünüme hakim olan ilk yapı Narikala Kalesi’dir. Şehri gezmeye Narikala’dan başlamadıysanız, gözlerinizi sık sık her an gelip görmeye davet edercesine gururla bekleyen kaleye çevirmekten kendinizi alamazsınız. Yürümek zor gelirse Rike Park’tan teleferiğe binerek kaleye ulaşmak mümkündür.
Tarihi Bölge’de Abonatubani sülfürlü su hamamları, hamam kültürüne alışkın olanlar için tanıdık bir görüntü oluşturur. Alışık olmayanlar için anılara Tiflis’den bir iz katmanın eğlenceli ve sıcak bir yoludur. Güzel, süslü balkonlarıyla eski Tiflis evleri şehre gönül vermenize vesile olur. Hemen yakınlarda Sololaki Tepesi’nde yirmi metrelik Kartlis Deda ( Gürcülerin Annesi) anıtı, bir elinde dostlara vaat edilen bir tas şarap, diğer elinde düşmanları tehdit eden kılıcıyla ülkenin ulusal karakterini sembolize eder.
Kura Nehri üzerinde yer alan Barış Köprüsü, köprünün bir ayağında yer alan Rike Park ve üzerinde bulunan Konser ve Sergi Salonu şehrin modern yüzüne çarpıcı birer örnektir. Kura Nehri’nin diğer yakasında yer alan, mantar biçimiyle resmi işlemlerin yapılabildiği Tiflis Kamu Hizmetleri Binası da yine farklı ve modern bir görünüm sunar.
Bit pazarı sevenlerin mutlaka görmeyi isteyeceği Kura Nehri kıyısındaki Dry Bridge pazarı, Tiflis Opera ve Bale Binası, Sameba Katedrali, harika saat kulesiyle Gabriadze Kukla Tiyatrosu, şehrin en güzel noktalarından birkaçını oluşturur ama kuşkusuz tadı çıkarılacak daha pek çok şey vardır. Nefis Gürcü yemek ve içecekleriyle donatılmış masalar ve Tiflis’in renkli eğlence dünyası bunlar arasında ilk akla gelenler olur.
Güneybatı Gürcistan’da bir Karadeniz kıyı kenti olan Batum, Türkiye’nin Sarp sınır kapısına çok kısa bir mesafede bulunuyor. Öyle ki kimi Karadeniz yolcuları, uçak bileti alırken Batum Uluslararası Havalimanı’nda sonlanan uçuşları tercih edebiliyor. Ne de olsa kimlik kartı ile giriş çıkış yapılabilinen bir ülke, Gürcistan. Hem güzel bir Batum gezisi yaşama şansı da işin cabası...
Batum Gürcistan’ın Acara Özerk Bölgesi sınırları içinde ve bölgenin başkenti... Önemli bir liman ve turizm kenti. Türkiye’nin coşkun nehri Çoruh, Gürcistan topraklarına girdikten sonra Batum’un güneyinde Karadeniz’e dökülüyor. Çoruh’un – Gürcüce’de Chorokhi - güneyinde bulunan Gonio (Gönye) Kalesi, Batum’un önemli tarihi alanlarından birini teşkil ediyor. Kalenin geçmişi Roma İmparatorluğu’na, M.Ö. 3.- 4. yy’a dek uzanıyor. İsa Peygamber’in on iki havarisinden biri olan Mathias’ın bu tarihi kalede gömülü olduğuna inanılıyor.
Batum, eski ve yeninin bir arada yer aldığı bir şehir ve bu özellikle şehrin mimarisinde yansımasını buluyor. Son yıllarda yapılan yüksek ve modern binalar, oteller göz alıcı bir görünüm yaratıyor. Piazza Batumi gibi turistik ve eğlenceli meydanları, kilometrelerce uzanan güzel sahil bulvarı, plajları, casinoları, çocuklar için akvaryum ve hayvanat bahçesi de bulunan 6 Mayıs Parkı ve parkta yer alan yunuslarla gösteri merkezi Dolphinarium ile Batum eğlenceli bir kent. Liman’dan Anuria Dağı’na tırmanan Argo teleferiği de hem doyulmaz bir şehir manzarası, hem yine eğlence vadediyor. Dünyanın en büyük ve zengin botanik bahçelerinden biri de Batum’un kuzeyinde yer alıyor.
Şehrin iki noktası var ki görmeye değer... Dans eden fıskiyeler, özellikle geceleri renklendiriyor. Liman civarında Ali ve Nino Anıtı ise Ali adlı müslüman bir gençle, Nino adlı bir Gürcü Prenses’in aşkını simgeliyor. Tamara Kvesitadze tarafından yaratılan sekiz metrelik hareketli iki dev heykel metal disklerden oluşuyor ve birbirlerine doğru yaklaşıyor; gün içinde bir an kavuşan aşıklar, birbirinin içinden geçerek diğerini ardında bırakıyor. Dünyanın en romantik heykellerinden biri... Heykelin esin kaynağı öykü, Azerbaycanlı yazar Kurban Said’in kaleminden roman halinde yayımlanmış.
Batum, öylesine yakın ve görmeye değer ki Karadeniz seyahati planlayıp Batum’u dahil etmemek adeta imkansız.
Dağların doyulmaz güzelliği, insan eliyle yıpratılmamış doğal ortamda olmanın verdiği haz, geleneksel köylerde sade ve sıcak insanların yaşam tarzı ve alışkanlıkları, taze peynir ve köy yemekleri Tusheti gezisini unutulmaz kılıyor.
Tuşeti köylerinin en ilginç özelliklerinden biri Ortaçağ’dan kalma, sığınma ve gözetleme işlevi gören kuleler. Yukarı Omalo köyü üstünde Keselo adı verilen bir grup kule bulunuyor. Kulelerden biri Etnoğrafya Müzesi olarak düzenlenmiş. Dartlo köyü de kulelerle kaydadeğer bir manzara sunuyor. Dartlo Köyü’ne tepeden bakan Kvavlo, en güzel köylerden Shenaqo, her adımda nehirler, şelaler, ormanlık alanlar ...
Yöredeki köy evlerinin işlemeli balkonları dikkat çekici. Bu güzel balkonlardan birinden görülen Ortaçağ kulesi...
Tuşeti Ortodoks olmakla beraber çevrede pagan geleneğinden gelen ve khati adı verilen (çoğulu khatebi) küçük taş tapınaklar görmek mümkün. Üzerlerine yerleştirilen, kurban edilmiş keçi ve koç boynuzları ile korunan khatebilere kadınların yaklaşması yasak.