0850 303 9 777|Şubelerimiz
Hindistan
Hindistan

Çok az yer Hindistan kadar etkileyici, sarsıcı, ilginç ve farklı olabilir.
 
Hindistan, bambaşka bir coğrafya, bambaşka bir doğa, bambaşka bir kültür!
 
Çok geniş topraklar üzerinde, çöllerden yağmur ormanlarına pek çok farklı doğal oluşumu bünyesinde barındırıyor. Asya Kıtası’ndan Himalayalar ile ayrılan Hindistan bir ülkeden fazlası demek. Öyle ki Hindistan toprakları Pakistan ile beraber alt kıta olarak tanımlanıyor.
 
Binlerce yıllık uygarlıkların taşıyıcısı... Zengin tarihsel geçmişe, fillerden kaplanlara olağanüstü bir doğal yaşama, büyük bir kültürel ve dinsel çeşitliliğe, en az kültürü kadar zengin bir mutfağa  sahip ülke...
 
Hindistan, Bir Renk Cümbüşü!
Kaynak : Shutterstock

Yeni Delhi

İngiliz İmparatorluğu, Hindistan’da Kalküta yerine Delhi şehrinin Britanya Hindistanı’nın başkenti olmasına karar verir ve eski Delhi şehrinin güneyinde yirmi yıllık bir inşa dönemiyle yeni bir başkent inşa edilir. Yeni Delhi, 1931’den itibaren Britanya Hindistan’ına başkentlik yapar ve bağımsız Hindistan’ın kurulmasının ardından, 1947’den sonra, Hindistan başkenti olarak hayatına devam eder. Kutsal Ganj Nehri’ni besleyen kollardan biri olan Yamuna Nehri kıyısında kuruludur.
 
Yeni Delhi, aslen Delhi’nin bir parçası olarak, geçmişin zenginliklerini gelecekle buluşturan göz kamaştırıcı kentlerden biri... İngiliz etkisi taşıyan Yeni Delhi ile Hindistan’ın tarihi uygarlıklarına beşiklik etmiş Eski Delhi, farklı  görünümleriyle bölgeye  büyük bir zenginlik  katıyor.
 
Tarihi Delhi Kenti Babür İmparatoru Şah Cihan tarafından Şahcihanabad adıyla 17. yy. ortalarında kurulur. Delhi’nin, Kızıl Kale, Jama Mescit, Mümtaz Mahal, Diwan-i Aam, Moti Mescit gibi görkemli tarihi binaları burada bulunur.
 
Şehrin Yeni Delhi adıyla ülkeye başkentlik yapan bölümünde muhteşem Parlamento Binası, Ulusal Müze, Hindistan Başkanı’nın ikametgahı Rashtrapati Bhavan, büyük bir finans, iş ve ticaret merkezi olan Connaught Place, ünlü Birla Mandir Tapınağı, dev güneş saati Jantar Mantar görülebilir. Yeni Delhi’nin merkezinde altıgen bir meydanda yer alan Hint Kapısı, I. Dünya Savaşı ve Afgan Savaşı’nda hayatını kaybetmiş askerlerin anısına yapılmış bir zafer takı ve savaş anıtıdır.
 
Delhi’de bulunan iki tarihi yapı var ki görmek şart. Bunlardan ilki, Gur Hükümdarı Kutbiddin Aybek tarafından yaptırılan Kutub Minar. Zaferi simgeleyen bu nadide yapı, olağanüstü süslemeleri ile son derece dikkat çekici. 13. Yy’a tarihlenen yapı UNESCO Dünya Mirası listesinin parçasıdır. İkinci özel yapı ise yine UNESCO Listesi’nin bir parçası, Babür İmparatoru Hümayun Şah’ın türbesi..
 
Yeni Delhi, Hindistan’da kültür, sanat ve alış veriş merkezi olarak da büyük ilgi gören bir turistik gezi rotası...

Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock

Agra

Kuzey Hindistan’da yer alan Agra Şehri, Uttar Pradeş Eyaleti’nde, Yamuna Nehri kıyısında kuruludur. Agra, zihinlere dünyaca ünlü Taç Mahal’in bulunduğu yer olarak kazınmıştır. Hindistan’ın en fazla turist alan yerlerinden biri olan Agra, Delhi ve Jaipur kentleriyle beraber Altın Üçgen olarak tarif edilir.
 
Ludi Hanedanı’ndan İskender Ludi tarafından 1500’lerin hemen başında kurulan şehir, Delfi Sultanlığı’nın ve ardından Panipat Savaşı ile Delfi Sultanlığı’na son vererek bölgede hakimiyet kuran ve 19. yy ortalarında zayıflayarak yok olan Türk kökenli Babür İmparatorluğu’nun başkentliğini yapmıştır.
 
Agra’da UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilmiş üç görkemli eser bulunuyor. Şüphesiz bunların ilki, her göreni etkisi altında bırakan, Şah Cihan tarafından eşi Mümtaz Mahal için yaptırılan  ve aslında bir mozole olan Taç Mahal. Kırmızı Kale olarak da anılan ve güçlü Babür İmparatoru Ekber Şah tarafından yaptırılan Agra Kalesi listenin diğer yapısı. Kale içinde Cihangir Sarayı, Khas Mahal, Shish Mahal ve olağanüstü güzellikteki Moti Mescidi (İncili Camii)de bulunuyor. Fetihpur Sikri, Agra merkeze yaklaşık 37 kilometre mesafede yer alan bir Babür Kenti. Adı Zafer Şehri anlamına geliyor. Şeh Ekber tarafından 1569’da kurulmuş ve on yıl boyunca Babür İmparatorluğu’nun başkentliğini yapmış.
 
Agra’da saklı hazineler bundan ibaret değil.  Bebek Taç olarak da anılan Itimad-Ud Daulah Türbesi, Ekber Şah Türbesi, Mehtap Bağı gibi pek çok farklı zenginliğe sahip. 
 
Agra, şaşırtıcı bir yer olan Hindistan’da nefes kesen bir deneyim anlamına geliyor!
 

Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock

Bombay

Türkiye’de hala kullanılan eski adıyla Bombay veya bugünkü adıyla Mumbai, Hindistan’ın en ilginç, en karmaşık ve en şaşırtıcı şehirlerinden biri olsa gerek. Hindistan Yarımadası’nın batısında, Umman Denizi kıyısında yer alan bu şehir, Maharaştra Eyaleti’nin başkenti ve aynı zamanda yalnız Hindistan’ın değil, yerkürenin en kalabalık şehirlerinden biri...
 
Haritaya bakıldığında şehir bir yarımada üzerinde kurulmuş gibi görünüyorsa da haritaya dikkatle bakanlar şehri oluşturan yarımadanın ana karadan su yolları ile tamamen ayrılmış bir ada olduğunu görebiliyor. Bombay’ın üzerinde bulunduğu bu adanın ismi Salsette Adası.
 
Bombay, ülkenin batısında yer alan bir liman kenti olduğu için deniz yoluyla kolay ulaşılan bir noktada. Hint Kapısı veya Hindistan’a Giriş Kapısı anlamına gelen, kolonyal dönemden kalma Indian Gateway adlı zafer takı da sanki bunu anlatmaya çalışır gibi... Yalnız turistler için değil, Bombay’ın yerlileri için de bir buluşma noktası burası.
 
Bombay, artan nüfus, gecekondulaşma, hava kirliliği gibi pek çok sorunla boğuşurken, bir yandan da yüksek teknoloji alanında uzmanlaşan bir şehir. Bir taraftan Dharavi gibi Asya’nın en büyük gecekondu mahallesini, bir taraftan da Hindistan’ın gelişmiş film sektörünün kalbi Bollywood’u ve onun ışıltılı dünyasını bünyesinde barındırıyor.
 
Bombay’da görmeye değer pek çok nokta var. Bunlardan biri Hindistan’da yaşama dair çok şey anlatan, dünyanın en büyük çamaşırhanesi olarak adlandırılan ve her gün binlerce kişinin çamaşır yıkadığı ve kuruttuğu Dhobi Gat. Masalsı görünümüyle Taj Mahal Oteli; bir başka masalsı mimari, Chhatrapati Shivaji Maharaj Terminus, yani eski Victoria Tren İstasyonu; yeni adıyla Dr Bhau Daji Lad Mumbai Şehir Müzesi, eski adıyla Victoria & Albert Müzesi; dünyanın en pahalı evlerinden biri olan ve bir Hintli işadamına ait Antilla Binası; binlerce maymunun yaşam alanı ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nin bir parçası, Hindu kaya tapınaklarının bulunduğu Elephanta yani Fil Adası bunlardan sadece birkaçı ...
 
Bombay gezisini planlamakta olanlara şehirde, Haziran ile Eylül arasında muson yağmurlarının hüküm sürdüğünü hatırlatmakta yarar var.
 

Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock

Haydarabad

Hint Yarımadası güneyine doğru, yarımadanın ortasına yakın bir noktada, Telangana Platosu üzerinde kurulu ve aynı adlı eyaletin başkenti olan Haydarabad, Hindistan’ın en büyük ve kalabalık şehirlerinden biridir. Şehir, Krishna Nehri’nin kollarından biri olan Musi Nehri kıyılarında kurulmuştur
 
Haydarabad’ın sembolü olarak görülen Çarminar (Charminar), ismi Dört Minare anlamına gelen bir camidir. Hindistan’da bir süre bağımsız devlet olan Türk asıllı Kutbşahlardan Muhammed Kutub Şah tarafından 1591’de yapılan camii, göz alıcı mimarisiyle dikkat çeker. 1000 kişinin aynı anda ibadet edebildiği Mekke Mescidi de Haydarabad’ın müslüman nüfusu için büyük önem taşır. Yapımında Mekke’den gelen toprağın kullanıldığı söylenmektedir.
 
Haydarabad merkeze yaklaşık 10 kilometre mesafede yer alan (Golkonda) Golconda Kalesi, kale yakınlarındaki muhteşem bir görünüm arzeden Kutup Şah Türbeleri, nadide parçalar içeren koleksiyonuyla  Salar Jung Müzesi, Hussain Sagar Gölü üzerinde bulunan Buda Heykeli  görmeye değer yerlerden birkaçıdır.
 
Modern Haydarabad bugün bir bilişim teknolojileri merkezidir ve bu alanda önemli bir çalışan istihdamı sağlar.
 
 

Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock

Kalküta

Hindistan’ın Batı Bengal Eyaleti’nin başkenti olan Kalküta, Hugli (Hooghly) Nehri kıyısında, Ganj Deltası’nda yer alır. Bangaladeş sınırına çok yakın bir noktada bulunan kent, Hindistan’ın en büyük liman kentlerinden biri ve ülkenin kültür - sanat başkentidir.
 
Kalküta, İngilizlerin Hindistan’da kolonileşme sürecinde büyük rol oynayan Doğu Hindistan Kumpanyası merkezlerinden biri olarak önce çıkar. Şehrin simgelerinden, İngiliz Kraliçesi Victoria anısına yapılmış Victoria Memorial bu döneme ait eserlerden biridir. Şehir, Avrupalıların yaşadığı bölümleri, yerlilerin yaşadığı alanlarla önemli bir tezat teşkil edecek şekilde büyür. 1947 yılında Hindistan’ın ikiye ayrılmasıyla hinterlandının büyük bölümü, müslüman Doğu Pakistan, yani bugünkü Bangladeş sınırları içinde kalır. Aynı zamanda büyük bir göçmen akınına uğrar.
 
İngiltere’nin Hindistan Valisi Lord Curzon tarafından yapımına başlanan, beyaz mermerden muhteşem görünümüyle Victoria Anıtı, dev nilüfer çiçeği yaprakları ve 250 yıllık Banyan Ağacı kökleriyle Botanik Bahçesi, Hindistan Müzesi, Kalküta’ya 10 kilometre uzaklıkta yer alan Belur Math, Babür İmparatorluğu eserlerinden Nakhoda Camii, Mermer Saray, Birla Gökevi, Saheed Minar, Maidan şehrin görülmeye değer noktalarından bazılarını oluşturur.
 
Sürekli canlı, sürekli kalabalık ve gürültülü, her daim bir festival veya bir kültür sanat  etkinliği olan Kalküta, Hindistan’ın en renkli şehirlerinden biridir.
 
Mayıs – Eylül arasında yoğun yağış alan ve çok nemli olan Kalküta için sonbahar ve kış aylarında seyahat planlaması yapmak daha doğru bir tercihtir.
 

Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock Yeni Delhi Kalesi Üzerinde Hindistan Bayrağı
Kaynak : Shutterstock Himalayalar - Himaşal Pradeş
Kaynak : Shutterstock Ganj Nehri
Kaynak : Shutterstock Rajastan'da İki Kutsal Adam-Sadular
Kaynak : Shutterstock Jaipur Fil Festivali

Coğrafi ve Siyasi Bilgi

Hindistan Asya’nın en büyük ve Dünya’nın en fazla nüfusa sahip ülkelerinden biridir. Çağlar boyu büyük bir ilgi görmüş olan bu güzel ülkenin toprakları Hint Okyanusu’na doğru bir ok başı gibi uzanır. Batıda Umman Denizi, batı ve kuzeybatıda Pakistan, kuzeyde Çin, Nepal, Bhutan, doğuda Myanmar (Burma) ve Bengal Körfezi, güney ucunda ise Hint Okyanusu ile çevrelenmiştir. Tamamı Hint toprakları ile sınırlanmış, başka bir ülkeyle sınırı bulunmayan Bangladeş de Hindistan’ın sınır komşusu olan bir başka ülkedir. Bir ada devlet olan Sri Lanka, Hindistan’ın güney ucuna çok yakın bir konumda yer alır. Hindistan’ın deniz aşırı toprakları arasında Bengal Körfezi’nde yer alan Andaman ve Nikobar Adaları bulunur.
 
Hindistan’ın en önemli yüzey şekilleri, kuzey sınırı boyunca uzanan Himalaya Sıradağları’dır. Himalayalar, dünyanın en yüksek dağ silsilesini oluşturur ve yine ülkenin kuzeyinde bir şerit gibi uzanan Ganj Ovası - Kuzey Hindistan Düzlükleri de denir - Hindistan sınırları içinde Ganj ve Brahmaputra Nehirleri ile sulanır. Kuzeybatı Hindistan’da, Pakistan sınırı yakınlarında Thar veya Büyük Hindistan Çölü bulunur. Güneye inildikçe, Hint Yarımadası Dekkan Platosu’ndan oluşur. Plato, deniz seviyesinden 300 ila 750 metre arasında değişen yüksekliklere ulaşır. Şahyadri olarak da anılan Batı Gat (Ghat) Dağları, kuzeyden güneye uzanan bir dağ silsilesidir. Bu dağlar, Hindistan’ın UNESCO Dünya Mirası listesinde yer bulmuştur. Batı Gat Dağları, Dünya üzerinde biyolojik çeşitlilik ve endemizm açısından en önemli sekiz sıcak noktadan biridir. Biyoloji biliminde sıcak nokta, biyolojik çeşitliliğin yüksek olduğu yerler için kullanılmaktadır. Doğu Gat Dağları Bengal Körfezi kıyısına paralel uzanır.
 
Hindistan’ın en önemli nehri, kutsallık atfedilen ve yaşamsal öneme sahip olan Ganj Nehri’dir. Ganj ve Brahmaputra nehirleri yan kollarıyla beraber Hindistan’ın kuzeyinde, ülkenin üçte birlik kısmını sulama kapasitesine sahiptir. İki ana kolu Himalayalar’dan doğan ve pek çok yan kolla beslenen Ganj Nehri, Hindistan’ın doğusu boyunca ilerler ve Bangladeş sınırı yakınlarında yönünü güneydoğuya dönmeden hemen önce Hooghly (Hugli) ve Padma olarak iki kola ayrılır. Hooghly Hindistan sınırları içinde, Kalküta şehrini de sulayarak Bengal Körfezi’ne dökülür. Bangladeş sınırları içinde güneye akmakta olan Brahmaputra Nehri ile Padma birleşerek Bengal Körfezi’ne dökülür. Ganj deltasının büyük bölümü Bangladeş sınırları içinde kalmaktadır. Brahmaputra Padma ile birleşmeden önce Çin sınırları içinde yine Himalayalar’dan doğar. Tibet’in güneyinde, Çin sınırı boyunca batıdan doğuya yol aldıktan sonra, önce güneye doğru yön değiştirerek Hindistan sınırları içine girer ve yeniden neredeyse doksan derecelik yön değiştirerek Hindistan’ın batısına doğru akmaya başlar. Hindistan’ın en doğusundan batıya doğru önemli bir mesafe kateder.
 
Hindistan’da halk, yüzlerce farklı dil konuşmaktadır. Öyle ki yirmiden fazla dil resmi dil olarak kabul edilmiştir. Hintçe ve İngilizce yaygın olarak konuşulur. Hindistan’da nüfusun en büyük bölümü din olarak Hinduizm’i benimsemiştir. En kalabalık ikinci dini inanç grubu müslümanlardan oluşur. Jainizm, Budizm, Sihizm gibi pek çok farklı inanç grupları bulunur.
 
Hindistan’da tarihsel olarak toplumun belli sosyal sınıflara ayrıldığı ve bir sınıfta doğan bir kişinin başka bir sınıfa geçmesinin mümkün olmadığı kast sistemi yüzyıllar boyunca uygulanmıştır. Bugün sistem kaldırılmış olmasına rağmen özellikle Hindular arasında pratik uygulamalarına rastlamak hala mümkündür.
 
Hindistan parlementer demokrasi uygulanan federal bir cumhuriyettir. Ülke 29 eyalet ve 7 birlik bölgesinden oluşur. Eyaletler, Andhra Pradeş, Arunaçal Pradeş, Assam, Bihar, Chhattisgarh, Goa, Gucarat, Haryana, Himaçhal Pradeş, Cemmu ve Keşmir, Jharkhand, Karnakata, Kerala, Madhya Pradeş, Maharaştra, Manipur, Meghalaya, Mizoram, Nagaland, Orissa, Pencab, Racastan, Sikkim, Tamil Nadu, Tripura, Uttar Pradeş, Uttarakhand, Batı Bengal, Telangana olarak sıralanır. Birlik bölgeleri ise Andaman ve Nikobar Adaları, Çandigarh, Dadra ve Nagar Haveli, Daman ve Diu, Lakshadvip, Delhi Başkent Bölgesi ve Puducherry’den oluşur.
 
Eski bir İngiliz sömürgesi olan Hindistan, İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth) üyesidir.
Başkenti Yeni Delhi, para birimi Rupi’dir.
 
Hindistan’da trafik soldan işler.
 

Kaynak : Shutterstock Antik Ajanta Mağaraları-Maharaştra
Kaynak : Shutterstock Kutub Minar - Hindistan'da İslam Etkisi
Kaynak : Shutterstock İtimad -üd - Devle Türbesi - Babür Dönemi
Kaynak : Shutterstock Kalküta Victoria Anıtı - Kolonyal Dönem
Kaynak : Shutterstock Mahatma Gandhi Heykeli

Tarihi Bilgi

Bugün Hindistan’ın batı sınırları yakınında, Pakistan’da Umman Körfezi’ne dökülen Indus Nehri, bölgedeki medeniyetin beşiği olarak kabul görmektedir. M.Ö. 2500’e dek burada ortaya çıkan Harappan Kültürü, aynı zamanda Mezopotamya’da ortaya çıkan medeniyetlerle ticari ilişkilerde bulunuyordu. Harappan uygarlığı M.Ö. 1700’lere, bilinmeyen bir nedenle ortadan kaybolur ve yerini Aryan Uygarlığı’na bırakır. Hindu kültürü, vedalar ve kast kültürünün izleri Aryan Uygarlığı’na dek uzanır.
 
M.Ö. 6. yy ortalarında, Kral Bimbisara Hint klanlarından Magadha’nın başına geçer ve ilk Hint Krallığı’nın temellerini atar. Aynı dönemlerde, Hindistan’daki iki büyük dinin Jainizm’in kurucusu Mahavira ve Budizm’in kurucusu Siddharta Gautama (Buda) kast sistemini de sorgulayan içsel yolculuklarına başlamış ve taraftar toplamıştır. M.Ö. 3. yy’da diğer devletler üzerinde hakimiyet kurarak birliği sağlayan Mauryan İmparatorluğu ortaya çıkar.
 
Mauryan İmparatorluğu’nun çözülmesinin ardından, yaklaşık 450 yıl Hindistan’a küçük krallıklar hakim olur. Hindistan için bir karmaşa dönemi anlamına gelen bu dönem I. Chandragupta Gupta Hanedanını kurana dek devam eder. Gupta, kendine Maharajadhiraja (Krallar Kralı) ünvanını verir. Gupta Hanedanı dönemi Astronomi, Tıp, Sanat gibi alanlarda gelişmelerin yaşandığı altın bir dönem olarak kayıtlara geçer. Hinduizm Hindistan genelinde yaygınlaşır. Akhun akınları ile zayıflayan Gupta Devleti M.S. 540 civarında yıkılır ve Hindistan yeniden birçok küçük devletin kurulduğu, siyasi birliğini kaybetmiş bir hale düşer. Güney Hindistan devletleri bu dönemde dış etkilere daha açık ve bu nedenle daha büyük çalkantılar yaşayan Kuzeye göre daha istikrarlı bir dönem yaşar; deniz aşırı ticaretin getirdiği zenginlikten faydalanır.
 
8. yy başlarında Hindistan’a İslam akınları başlar. Emevi Halifeliği idaresindeki Arap kuvvetlerinin Sind ülkesine akınlarıyla başlayan bu ilk karşılaşmaların ardından, Afganistan’da görkemli bir imparatorluğu yöneten Gazneli Mahmut’un 1001 – 1025 arasında Hindistan üzerine düzenlediği 17 sefer yaşanır. Pek çok şehir müslüman ellerine geçmiş ve kuzeyde islamiyetin yayılma süreci hızlanmıştır. Gazneli Devleti’nin zayıflaması ile Hindistan’ın kuzeyinde Gur Devleti görülmeye başlar. Gur kumandanlarından Kutbeddin Aybeg, 13. yy başında, burada I. Delhi Sultanlığı’nı kurar. 1296’da tahta çıkan Alaeddin Dönemi’nde sultanlık sınırlarını güneye doğru genişletir ve aynı zamanda Moğol akınlarına karşı direnir. Ancak İmparatorluk 1398’de Timur’un Hindistan üzerine düzenlediği amansız atak ile son bulur.
 
Timur’un ardından yaşanan istikrarsız dönemde Afgan kökenli Ludi Hanedanı Delhi Sultanlığı’nın başına geçmeyi başarır. Timur soyundan gelen Babür Şah, 1526 civarında Kabil’den yola çıkarak Hindistan üzerine sefere çıkar. 1526’da Panipat Savaşı’nda İbrahim Ludi’yi yenilgiye uğratarak Türk kökenli Babür İmparatorluğunu kurar. Babür devri, Ekber Şah döneminde en görkemli zamanlarını yaşar. Cihangir Şah’ın oğlu Şah Cihan Dönemi’nde bugün dünyanın yeni harikalarından biri olarak kabul edilen Taç Mahal inşa edilir.
 
1858 yılında Babür İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından, o zamana dek büyük oranda İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası’nın nüfuz alanı haline gelen Hindistan, bir İngiliz sömürgesi olur. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1920’de Hindistan’ın büyük lideri Mahatma Gandhi bağımsızlığa dönük bir hareket başlatır ama çok geçmeden tutuklanır. Gandhi’nin şiddete karşı sergilediği pasif direniş, Tuz yürüyüşü gibi büyük eylemlerle sürer ve zaman zaman tutuklamalarla sekteye uğrasa da Gandhi 1947’de İngiltere’nin Hindistan’ın bağımsızlığını tanımasına şahit olur. Bu noktaya gelene dek Hindu ve Müslümanlar arasında da çeşitli çatışmalar baş göstermiştir. Hindistan müslümanları Muhammed Ali Cinnah liderliğinde Pakistan adıyla yeni bir devlet kurarak Hindistan’dan ayrılır. Bağımsız Hindistan’ın ilk başbakanı ise Jawaharlal Nehru olur. Gandhi 30 Ocak 1948’de Hindistan’ın bölünmesi nedeniyle Gandhi’yi suçlayan fanatik bir Hindu tarafından öldürülür.
 
Hindistan bağımsızlıktan bu yana yoksulluk gibi kimi önemli sorunlarını henüz çözüme kavuşturamamışsa da, dünyanın hızlı gelişen ekonomilerinden biri olarak yerküre üzerinde ağırlığını git gide arttıran bir ülkedir.
 

Kaynak : Shutterstock Bharatnayam Klasik Dansı Yapan bir Hintli Dansçı
Kaynak : Shutterstock Perküsyon Enstrumanı Jembe
Kaynak : Shutterstock Racastan Kathputli Kuklaları
Kaynak : Shutterstock Ellora Mağaraları - Maharaştra

Kültür/Sanat/Mimari

Hindistan yeryüzünün en renkli ülkelerinden, en eski medeniyetlerinden biri ve kültürel çeşitlilik açısından adeta bir hazine... Yüzlerce farklı dilin konuşulduğu, dünyadaki en eski dinlerin yeşerip, hayat bulduğu; yoga gibi fiziksel, mental, ruhsal pratiklerinin hala sürdürüldüğü bir ülke için kültürel zenginlikten bahsetmek dahi gereksiz.
 
Bu dinsel, kültürel, etnik ve tarihi zenginliğin sonuçlarından biri de zengin bir sanat dünyası... Hindistan kültür dünyası önemli bir müzik, dans, tiyatro, folk sanatları, edebiyat, resim ve heykel, el sanatları geleneğine sahip.
 
Hindistan edebiyatının kökeni Veda olarak anılan kutsal Hindu metinlerine dek uzanır. Mahakavya, Mahabharata ve Ramayana adlı epik şiirler Antik Hint edebiyatının büyük eserleridir. Hindistan’ın Nobel Ödülü alan tek edebiyatçısı Rabindranath Tagore’dir. 1941’de hayatını kaybeden Tagore, Mahatma Gandhi ile yakın arkadaştır ve Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesini destekler ancak bağımsızlığa şahit olamadan önce hayata gözlerini kapar. 
 
Oldukça üretken ve milyonlarca takipçisi olan sinema sektörü, Hindistan’da çok sevilir. Hollywood’a benzer şekilde Bollywood adıyla anılan Hint sinema dünyasının popüler figürleri arasında Shahrukh Khan, Amir Khan, Salman Khan, Irffan Khan, Anil Kapoor, Om Puri, Deepika Padukone, Priyanka Chopra, Aishwarya Rai, Alia Bhatt sayılabilir.
 
Hindistan’da dans antik zamanlara dek uzanan bir sanat alanı. Dansın dinsel ve sosyal yaşamda hep önemli bir yeri olmuş. Bharatnatyam, Kathakali, Kathak, Manipuri, Odissi, Kuchipudi, Sattriya, Mohiniyattam gibi klasik dans formlarından bazılarının binlerce yıllık bir geçmiş bulunuyor. Klasik dansların pek çoğu bir hikayeyi içinde barındırır. Klasik danslardan Kathak, müslüman kültürüyle ilişkili yegane dans olarak ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
 
Klasik Hindistan müziği dünyadaki en eski müzik kültürlerinden birini teşkil eder. Hindistan’a özgü müzik enstrumanları kamaicha gibi telli çalgılar, shehnai gibi üflemeli çalgılar, oordhwaka gibi perküsyon enstrumanları ve ghana vadya adı verilen idiofonlardan oluşur. Hindistan’a özgü klasik müzik iki ana kola ayrılır: Hindustani klasik müzik ve Karnatik klasik müzik. Karnatik müzik Andra Pradeş, Karnataka, Tamil Nadu ve Kerala eyaletleri ile sınırlıdır. Bugüne gelindiğinde Hindistan müziğinin en popüler biçimlerinden biri film müzikleridir. Hint pop müziği ve raga rock gibi Hint müziğinden beslenen modern müzik formları da ortaya çıkmıştır. Hint klasik müziği, batılı müzisyenler için de önemli bir kaynaktır. Pek çok ünlü müzisyen, jaz müzisyeni John Coltrane gibi isimler, Hint müziğinden esinlenen çalışmalara imza atmıştır. Ravi Shankar, Zakir Hüseyin, Trilok Gurtu, Subramaniam, Maharajapuram Santhanam, Alla Rakha, Zubin Mehta gibi isimler Hindistan’ın büyük müzik adamlarından birkaçıdır.
 
Hindistan’da geleneksel gösteri sanatları arasında kuklacılığın ayrı bir yeri bulunur. Kukla Tiyatroları halk hikayelerinin kuşaktan kuşağa aktarılmasına da aracı olurlar. Telli kukla, gölge kuklası, çomak kukla, el kuklası gibi her türden kukla, göz alıcı renk ve biçimlerde seyircilerin beğenisine sunulur.
 
Hindistan’da mimariyi Antik Dönem (Indus Medeniyeti), Budist Mimari, Hindu-Tapınak Mimarisi, Hint-İslam Mimarisi ve Modern Mimari gibi ana başlıklar altında incelemek mümkündür. Hint mimarisine ait yapıların bir bölümünde çok süslü bir üslup dikkat çeker. Kayalara oyularak ve adeta dantel gibi işlenerek yapılan tapınaklar ve kümbetler Budist mimarinin önemli eserleri olarak ortaya çıkar. Brihadeeswara, Somnath, Sanchi Stupa, Khajuraho Tapınakları UNESCO Dünya Mirası listesine dahildir.  Agra Taç Mahal, Fatehpur Sikri, Delhi Hümayun Türbesi, Kutub Minar Hindistan’da UNESCO listesinin müslüman mimari örneklerindendir. Lotus Tapınağı, Uluslararası Mumbay Chhatrapati Shivaji Havalimanı, büyük mimar Le Corbusier’in UNESCO listesine dahil edilmiş olan Capitol Kompleksi modern mimari örnekleri olarak sıralanabilir.
 

Kaynak : Shutterstock Himalayalar'da Hiking
Kaynak : Shutterstock Ganj Nehri'nde Rafting
Kaynak : Shutterstock Manali Vadisi'nde Yamaç Paraşütü

Spor

Hindistan, olağanüstü coğrafyası ve doğasıyla her türden fiziksel  aktivite arayanlar için bulunmaz bir ülkedir. Hindistan’ın güreş ve satranç gibi kimi sporların beşiği olduğuna inanılır. Olimpik ve modern sporlara ilgi gösterildiği kadar kabbadi gibi  geleneksel sporlar ve hakimiyet döneminde İngiliz kültürünün ülkeye getirdiği kriket, hokey, golf gibi sporlar da büyük ilgi görür. Özellikle kriket belki de en sevilen spordur.
 
Geleneksel sporlardan biri olan kabaddi, binlerce yıllık geçmişe sahip Hindistan kökenli bir oyundur. Ülkenin farklı bölgelerinde kabadi, kabbadi, hadudu, hututu, hudodo gibi farklı  isimlerle anılır. Yalnızca Hindistan’da değil, Güney Asya’da pek çok ülkede ilgi gören bir spordur ve Asya Oyunları, Kabaddi Dünya Kupası gibi uluslararası müsabakalara katılmak ve izlemek mümkündür. Kabaddi oyun sahası ortadan ikiye bölünür. Saha dairesel olabilmekle beraber uluslararası müsabakalar dikdörtgen bir alanda, yedişer kişilik takımlarla oynanır. Hücum için karşı takımın sahasına giren oyuncu tek nefeste karşı takımdan mümkün olduğunca çok sayıda oyuncuyu oyun dışına attırmaya çalışır. İkinci bir nefes almadan kendi yarı sahasına dönmek zorundadır. Bunun için de karşı sahada olduğu sürece “kabaddi” diye bağırmak zorundadır. Karşı tarafın oyuncularına dokunarak onları dışarı attırır ve puan kazanır ancak savunma oyuncuları onun kendi sahasına dönmesine engel olmayı başarırsa bu durumda kendisi oyun dışında kalır ve takımı puan kaybeder.
 
Yine geleneksel bir oyun olan kho kho, dikdörtgen bir alanda, onikişer kişilik takımlarla oynanan bir çeşit ebelemece oyundur. Kovalayan takımın dokuz üyesi ve kaçan takımın üç üyesi aynı anda sahadadır. Ancak kovalayan takımın hareketleri kho kho kurallarıyla sınırlandırılmış olduğu için karşı takımı yenmek sadece hız değil, strateji de gerektirir.

Hindistan’ın uluslararası müsabakalarda büyük başarılara imza atmış isimlerinden bazıları şöyle sıralanabilir: Kriket oyuncusu Sachin Tendulkar, “Uçan Sih” olarak anılan atlet  Milkha Singh, 2013’de Norveçli Magnus Carlsen’e yenilerek tahtını kaybeden Dünya Satranç Şampiyonu Viswanathan Anand, çiftlerde göz kamaştırıcı başarılarıyla Sania Mirza ve Leander Paes, Dünya Badminton Bir Numarasına dek yükselen Saina Nehwal, bilardo ve snooker ustası Pankaj Advani, hokeyde Dhyan Chand, güreşte bayan sporcular Sakshi Malik ve Amir Khan’ın Dangal filmiyle isimleri ve hikayeleri tüm dünyada ilgi gören Geeta ve Babita Phogat, kadın boksör Mary Kom...
 
Hindistan açıkhava aktiviteleri açısından pek çok olanağa sahiptir. Himalayalar’da dağ bisikleti, trekking, Hindistan sahillerinde dalış, şnorkel, sörf gibi deniz aktiviteleri, nehirlerde rafting ve kayaking gibi su sporları en popüler aktivitelerden bazılarıdır. Hindistan’da dinsel kökenleri olan ama Batıda ruhsal yanından ziyade fiziksel aktivite olarak ilgi gören yoga için de pek çok merkez bulunur.
 

Mutfak
Dünyanın en sevilen mutfaklarından birine sahiptir, Hindistan ve Hindistan mutfağı denince akla baharat gelir. Masala adı verilen ve çeşitli baharatların karıştırılmasıyla oluşan çeşni ve bunlardan üretilen soslar yemeklere büyük bir lezzet katar. Hint mutfağında yirmi beş civarında farklı baharat ve bunların kombinasyonları söz konusudur.
 
Hinduizm’de ineğin kutsal addedilmesi nedeniyle et olarak daha çok balık ve tavuk eti, sebze meyve, mercimek, pirinç, buğdaydan yapılan chapati adlı gözleme türü ekmekle, inci darısından yapılan ekmek çok tüketilir.
 
Hindistan uçsuz bucaksız coğrafyası, kültürel çeşitliliği, dünyanın en büyük kalabalık ülkelerinden biri olma özelliği nedeniyle yöresel yemeklerde de büyük bir çeşitlilik gösterir.
 

Dal
Dahl, daal veya dhal olarak da adlandırılmış olabilir. Mercimekgiller; kırmızı, siyah, yeşil, sarı mercimek kullanılarak yapılan ve bir çeşit çorbaya benzer Hint yemeğidir. Fasulye ve bezelye ile yapılan türleri de mevcuttur.
 

Rogan Josh
Kuzu veya keçi etinden pişirilmiş, Keşmir yöresine özgü; Hint mutfağına müslümanlar tarafından getirilmiş acılı ve köri soslu bir yemektir.
 

Gushtaba
Keşmir’e özgü, kuzu etinden yapılan baharatlı köfte toplarıdır. Üzerine yoğurt dökülerek sunulur.
 

Briyani (Biryani)
Bir çeşit aromalı, baharatlı etli pirinç pilavı olan Briyani kuzu veya tavuk etiyle yapılabildiği gibi sadece sebzeyle de pişirilebiliyor. Portakal aroması veya gül suyu katılmış olabiliyor. Genellikle safran eklenmiş olarak pişiriliyor.
 

Aloo Gobi
Patates ve karnabahar kullanılarak yapılan bir tür kızarmış sebze yemeğidir. Aloo patates, gobi ise karnabahar anlamına gelir.
 

Sambar
Bir Güney Hindistan yemeği olan Sambar, bir çeşit mercimekli sebze yahnisi veya çorbası şeklinde yapılır.
 

Dosa
Pirinç ve mercimek karışımı ile yapılmış mayalı bir hamur kullanılarak yapılır ve görünümü krepe benzer. Özellikle Güney Hindistan’da sevilen bir yemektir. Sambar ile, patates doldurularak veya chutney denen soslarla servis edilebilir. Masala dosa, rava dosa, neer dosa şeklinde, farklı türlerde yapılmış olması mümkündür.
 

Tandoori Chicken
Yüksek ısıda fırınlanmış, nar gibi kızarmış baharatlı tavuk yemeğidir.
 

Dhokla
Pirinç unu veya nohut unu akşamdan ıslatılarak fermante edilir ve oluşan hamur kısa süre buharda pişirilir. Baharatlarla tatlandırılmıştır ve parçalara ayrılarak servis edilir.
 

Kaynak : Shutterstock Tanrı Brahma Heykeli
Kaynak : Shutterstock Kapaleeshwarar Tapınağı - Tamil Nadu
Kaynak : Shutterstock Hindu Çilekeş - Sadhu
Kaynak : Shutterstock Ganj Nehrin'nde Sabah Ritüeli - Varanasi
Kaynak : Shutterstock Ana Yolda Özgürce Yatan Üç İnek

Hinduizm

Hindistan’ı tanımak ve anlamak için Hinduizm’e dair genel bir bilgiye sahip olmakta büyük yarar bulunur.
 
Hinduizm Hindistan’dan dünyaya yayılan, inanç felsefe ve ritüel bütünlüğü içinde bir dindir ve dünyadaki önemli dinlerden birini teşkil eder. Binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir ve kutsal metinlerinin büyük bölümü sankstritçe olarak yazılmıştır. 1 milyar 324 milyon gibi çok büyük bir nüfusa sahip olan Hindistan’ın %80 i Hindulardan oluşur ki bu da kabaca 1 milyar insan demektir. Nüfusunun önemli bir bölümü Hinduizmi benimseyen bir diğer ülke de Nepal’dir. Hinduizm Sanatana Dharma (Sonsuz Yasa) veya Dharma olarak da adlandırılır. Hindular için Dharma yaşamı sürdürmenin yolu, bir felsefedir; din kavramıyla tam olarak açıklanamaz.
 
Hinduizmde yüce Tanrı Brahman ve ruh olarak da tabir edilen tüm yaşayan canlıların gerçek benliği yani atman kavramları bulunur. Birden fazla Hindu Tanrısı varken aslında bu tanrılar her şeyi kapsayan Brahma’nın farklı formlarını ifade etmektedir. Brahma mutlak ve sonsuz gerçekliktir.
 
Başlıca Hindu Tanrıları Brahma’dan sonra Vişnu ve Şiva’dır. Vişnu koruyucu Tanrı iken Şiva yıkıcıdır. Dünyanın düzeni yani dharma bozulduğu taktirde Vişnu on  değişik formdan (inkarnasyon) birine bürünür ve yeryüzüne düzeni sağlamak üzere iner. Bu değişik formlar avatar olarak adlandırılır. Krişna, Rama ve Kalki Vişnu’nun avatarlarıdır. Vişnu’nun diğer yedi avatarı şöyle sıralanır : Matsya, Kurma, Varaha, Narasimha, Vamana, Parasurama, Balarama. Lakshmi, bir Hindu tanrıçasıdır; zenginlik ve iyi şans getirdiğine inanılan Lakshmi Vişnu’nun eşidir. Vişnu’nun inkarnasyonlarına göre Lakshmi de değişik karakterlerde tezahür eder. Vişnu Rama iken Lakshmi Kraliçe Sita’dır. Durga veya Shakti de bir başka Hindu tanrıçasıdır. Fil başlı Tanrı Ganesha, Şiva ve Parvati’nin oğludur; bilgelik ve iyi şans getirdiğine, engelleri ortadan kaldırdığına inanılır.
 
Hindular reinkarnasyona inanır. Bu inanışa göre ölümden sonra bedeni terkeden ruh, bir sonraki yaşamında bir başka bedende dünyaya geri gelir. Ruhun yeni bedeni insan veya hayvan olabilir. Nasıl bir bedende dünyaya geldiği, bir önceki yaşamında gösterdiği davranışlarla ilişkilidir. Bu sürekli döngü samsara olarak isimlendirilir. Bu sonsuz döngüden kurtuluş bir özgürleşme ve mutlak kurtuluşu ifade eder ki buna mokşa denir. Erdem ve ahlak, dini yol anlamına gelen dharma’ya uygun davranışlar olumlu, aykırı davranışlar ise olumsuz sonuçlar verir. Hindulara göre bu bir yasadır ve karma olarak adlandırılır.
 
Hinduizm toplumda hiyerarşik kast sistemini benimsemiştir. Her bir kastın görev ve hakları farklıdır. Dört kast sistemi bulunur. En yüksek kast tipi  rahipler ve eğitimli kişilerden oluşan Brahman’dır. Diğer kastlar, yönetici sınıfların oluşturduğu Kşatriya; toprak sahipleri, tüccarlar ve varlıklı kişilerden oluşan Vaisya ve son olarak hiyerarşinin alt basamağında köylü ve işçilerden oluşan Sudra’dır. Kast dışında kalan ve toplumun istenmeyen işlerinde çalışan sınıflara Dokunulmazlar adı verilir. Bir vakitler kasta mensup kişilerin "Dokunulmaz" gölgesinde kalması dahi kabul edilemez muamelesi görmüştür. Bugün Hindistan'da Dokunulmazlar adı verilerek insanların belli haklardan yoksun bırakılmaları yasalar tarafından yasaklanmıştır.
 
Hindu kutsal metinleri veda olarak adlandırılır ve dört çeşit veda vardır: Rigveda, Samaveda, Yajurveda, Atharvaveda.
 
Batıda bir fiziksel aktivite gibi görülen yoga, ruhu Brahman ile birleşmeye götüren bir öz disiplin yoludur. Yalnız fiziksel değil zihinsel bir disiplini de gerektirir. Yoga felsefesini takip eden kişilere yogi veya yogini adı verilir.
 
Hinduların dinsel rehberlerine, öğretmen veya usta anlamında guru; tüm dünya nimetlerinden vazgeçerek kendilerini mokşaya ulaşmaya adayan Hindu çilekeşlerine de sadhu adı verilir. Bugün Hindistan’da mağara veya ağaçlarda yaşayan milyonlarca sadhu (sadu) bulunur.
 
Hinduizm’de kutsal sayılan ineklerin kesilip yenilmesi mümkün değildir. İnekler hayatın her alanında koruma görür.
 

Eğlence

Hindistan’da yılın hemen her günü, ülkenin bir yerinde bir kutlama, dini tören, festivale rastlamak mümkün ve bu özel günler son derece ilginç, görmeye değer görüntülerin sahne aldığı yerler... Hindistan’ın en renkli, en özel zamalarından bazıları aşağıda yer almıştır:
 

Sankranti
Bir Hindu festivali olan Sankranti ocak ayında gerçekleştirilir. Pek çok farklı şekilde kutlanırsa da en ilgi çekici kutlamalardan biri Ahmadabad’da yapılan uçurtma festivalidir.
 
 

Vasant Panchami
Ocak veya şubat ayında sanat, müzik, bilgi, bilgelik ve öğrenmeyi temsil eden Hindu tanrıçası Sarawati adına düzenlenen festival, daha çok ülkenin doğusunda kutlanır. Tanrıçaya hediyeler sunulurken kutlama için kadınlar daha çok sarı renk kıyafetler giyerler.
 

Çöl Festivali Jaisalmer - Racastan
Thar Çölü’nün ortasında yer alan Jaisalmer’de, şubat ayında kutlanan çöl festivali, deve yarışları, folk müzik ve danslar, polo maçları, kukla gösterileri, türban bağlama yarışmaları gibi türlü etkinliklerle; rengarenk geleneksel giysiler ve süslü develerle uzun süre unutulmayacak bir deneyim sunar.
 

Kumbh Mela
En eski ve önemli Hindu adetlerinden biridir, bir çeşit hac gibi düşünülebilir. Üç yılda bir, dönüşümlü olarak dört farklı şehirde gerçekleştirilir. Bu şehirler Haridwar Uttarakhand, Allahabad (Prayagraj) Uttar Pradeş, Nashik Maharaştra ve Ujjain Madya Pradeş’tir. Katılan milyonlarca kişi, kutsal addedilen sulara; Haridwar’da Ganj Nehri’ne, Ujjain’de Shipra Nehri’ne, Nashik’de Godavari’ye, Allahabad’da Ganj, Yamuna ve mistik Sarasvati’nin birleştiği noktada suya girerek günahlarından arındığına inanır. Dünyanın en kalabalık dini adetlerinden biri olan Kumbh Mela’nın güncel tarihleri için : https://kumbh.gov.in/en/
 

Holi – Renklerin Festivali
 
Şubat veya mart ayında baharın gelişini kutlamak üzere düzenlenir. Hindistan’ın en bilinen festivallerinden biri olan Holi, aslında bir Hindu geleneğidir. Holi adı da Hindu mitolojisinde Kral Hiranyakashipu’nun şeytani kızkardeşi Holika’dan gelir. Ateşe karşı bağışıklığı olduğu düşünülen Holika’nın Tanrı Vişnu tarafından ateşte yok edilmesi iyiliğin kötülüğe karşı zaferini simgeler ve bu sembol Holi’den bir gece önce yakılan Holika Dahan ateşinde kendini gösterir.
Festival esnasında Hindistan’ı renkli bir toz bulutu kaplar. Herkes ve herşey pudra şeklinde toz boyaların, spreyle sıkılan renkli suların altında bambaşka bir görünüme bürünür. Dans, müzik ve kaos renkli bulutların tamamlar.
 

Fil Festivali - Jaipur
Racastan Eyaleti’nin Jaipur kentinde Holi ile aynı gün ve genellikle mart ayında kutlanan fil festivali, rengarenk süslenmiş, boyanmış filleri ve çeşitli etkinliklerle kolay kolay karşılaşılamaz bir manzara sunar. Çok sevimli hayvanlar olan filler, hayatlarının en büyük defilesine burada çıkar. Çeşitli etkinliklerin renk kattığı festivale develer veya atların da katıldığı görülür.
 

Onam
 
Ağustos veya eylül aylarında düzenlenen Onam, Kerala Bölgesi’nden çıkan bir hasat festivali olarak bilinir. Hindu efsanelerinde de yer bulan Onam, kimilerince dinsel, kimilerince kültürel bir festival addediliyor. Pookalam adı verilen çiçek düzenlemeleri Onam’ın en bilinen işaretlerinden biri...
 

Ganesh Chaturthi
Fil başlı Hindu Tanrısı Ganesha’nın doğumu için düzenlenen törenler, ağustos veya eylül ayında, daha çok Bombay, Pune, Orissa, Haydarabad, Chennai gibi yerlerde sahne alır. 10 gün süren törenlerde, evlerdeki kutlamalara dans ve müzik, tiyatro, yardım amaçlı çeşitli etkinlikler eşlik eder.
 

Diwali
Ekim - Kasım aylarında kutlanan beş günlük bir ışık festivalidir. Karşılıklı hediyelerin alınıp verildiği, ışık ve mumların her yeri süslediği, Tanrıça Lakshmi veya Tanrıça Kali’ye ibadetlerin yapıldığı, havai fişek gösterilerinin gökyüzünü aydınlattığı, Hindistan’ın en renkli festivallerinden birini oluşturur.