0850 303 9 777|Şubelerimiz
Avusturya
Avusturya



Avusturya gezisi... Avrupa’nın tam kalbine doğru bir yolculuk!

Eşsiz manzaraları ve doğasıyla Alplerin, Tuna Nehri’nin, muazzam bir tarihi geçmişin, İmparatorluk mirası kentlerin, Mozart’ın Strauss’un Haydn’ın, klasik müziğin, uçarcasına dans ettikleri hissi veren vals yapan çiftlerin, Viyana kahvehanelerinin, kahve ve pastanın benzersiz birlikteliğinin, sanatın, Gustav Klimt’in Oskar Kokoschka’nın Egon Schiele’nin, sokakta yürüyormuşcasına kayak yapan insanların ülkesi!

Avusturya albümünüze her biri için bir fotoğraf ekleyin!
 
Kaynak : SHutterstock

Viyana

Avusturya’nın başkenti ve Avrupa’nın sanat başkentlerinden biri olan Viyana, kıtanın en görmüş geçirmiş kentlerinden biri olsa gerektir. Yine de hala genç ve hala güzeldir. Viyana pek çok özelliğini zengin tarihi geçmişine borçludur. Bu şehir, 1558’den 1806’ya kadar Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nun yönetim merkezi ve daha sonra 1918’e dek yaşamını devam ettirecek olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başkentidir. Osmanlı İmparatorluğu, biri 1522’de, diğeri 1683’de iki kez dayanmıştır parıltılı şehrin kapılarına.

Kentin tarihi, ünlü emperyal aile Habsburg’ların hanedanlık tarihiyle adeta özdeşleşmiştir. İmparatorluğun 1. Dünya Savaşı’nın ardından bölünmesi ve nihayetinde Nazi egemenliği gibi zor ve karanlık günlerden de geçmiştir bu şehir.

Ancak sonunda tarihin tünelinden sağlıkla ve esenlikle çıkmayı başarmıştır, Viyana. Bugün sıklıkla Avrupa’nın en yaşanabilir kentlerinden biri olduğu dile getirilir. Hatta bu özelliği uluslararası kurumlarca birkaç kez tescillenmiştir. Sessiz, sakin, ulaşımı kolay ve canlı, zengin, sanatla içiçe yaşayan bir şehirdir; öyleyse şaşacak bir şey yoktur bunda...

İnnere Stadt adı verilen tarihi bölgede çarpıcı görünümüyle gotik katedral Stephansdom, İmparatorluk Sarayı Hofburg, ünlü Burgtheater, Stadtpark, Staatsoper, ünlü bestecinin evi Mozarthaus, müzeler ve daha pek çok gezilecek yerle beraber zamanın nasıl geçtiği anlaşılmaz. Yorgunluklar nefis kahve ve tatlılarıyla yüzyıllık zarif kahvelerde atılır. Sırada Schönbrunn ve Belvedere Sarayları beklemektedir.

Şüphesiz Viyana, valsin ve klasik müziğin, Mozart’ın, Klimt’in, Johann Strauss’un, hatırası taptaze İmparatoriçe “Sisi” Elizabeth’in kenti, her yıl milyonların görmeye koştuğu kent, ufkunuzu genişletecek daha nice hazine barındırmakta.
 

Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock

Graz

Avusturya’nın Steiermark eyaletinin başkenti ve ülkenin ikinci büyük kenti olan Graz, Mur Nehri kıyısında yemyeşil bir kent. Esasen Steiermark için “Avusturya’nın yeşil kalbi” nitelemesi kullanılıyor. Alplerin eteklerinde yer alan kent, bölgeyi gezmek için bir üs olarak düşünülebilir.

Graz, merak edenlere ilginç sırlarını açmaktan çekinmiyor. Şehirde yaşayan hemen herkesin bildiği sırlar bunlar ve arayıp bulmaya değerler. İşte Graz’ın sırları:

Graz’ın tarihi şehir merkezine tepeden bakan ve vaktiyle bir kaleyle tahkim edilmiş olduğu sanılan Schlossberg bunlardan biri... Bu yeşil küçük tepe, kendisi de görünümü ile şehre bir fark katıyor. Şehrin sembollerinden Uhrtrum saat kulesi de burada ve Schlossberg’in altında İkinci Dünya Savaşı’nda sivilleri bombardımanlara koruma amacıyla yapılmış bir tünel sistemi mevcut. Tünel sisteminin en azından bir kısmı bugün de kullanıma açık.

Tarihi şehir merkezi, UNESCO Dünya Mirası listesinin bir parçası. Merkezde bulunmayan ama aynı listeye dahil edilmiş, bir tarihi bina var ki o da Eggenberg Sarayı... Onunla beraber ikinci bir bina,  Kunsthaus (Sanat Galerisi) Graz için şöyle mırıldanmanıza neden oluyor:
“Geçmişini koruyan ama geleceği hayal eden bir kent!”

Eggenberg Sarayı’nın sırrı şurada: Gregoryen takvimine göre inşa edilmiş. 365 penceresi, her katta 31 odası, ikinci katta halka şeklinde yerleştirilmiş 24 oda ve ana girişte bulunan 52 pencere, sarayın dört kulesi, sırasıyla yılın 365 gününü, bir aydaki en fazla gün sayısını, bir gün içindeki saat sayısını, yılın 52 haftasını ve dört mevsimi simgeler. Kunsthaus’a gelirsek şaşırtıcı modern mimarisi ile bu mavi bina görenleri şaşırtır ve bünyesindeki çağdaş sanat örnekleri de bugünün ve yarının yaratıcı dünyasına ışık tutar.

Çocuklar için açılmış FRida & freD müzesi, çocukluğu Graz’da geçen Arnold Schwarzenegger’in yaşamından bir kesit sunan adına açılmış müze, yine Graz yakınlarında koyu renklerde, bazen siyah olarak dünyaya gelip büyüdükçe beyaza yakın bir griye dönüşen Lippizaner atları, şarap bağları ...

Ne dersiniz, Graz bir masal diyarına benzemiyor mu?
 

Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock

Salzburg

Salzburg’la özdeşleşen bir isim var ki, o da büyük besteci Wolfgang Amadeus Mozart. Bu dahi müzik adamı, kuzeybatı Avusturya’da Salzach Nehri’nin kıyısında, Almanya sınırına yakın bir noktada kurulmuş olan bu güzel kentte dünyaya gelmiş. Mozart’ın ayak izlerini aramak isteyenler işe Gertreidegasse’de No.9’da onun doğduğu evden başlayabilir. Sonrasında şehrin her noktasında ondan bir ize, bir heykele, adını taşıyan bir mekana rastlayacaklar. Doğum günü olan 27 Ocak ve yakın tarihlerde düzenlenen Mozart haftasında, elinden çıkmış eşsiz notalar şehirde yankılanırken Sazlburg’da olmak da ayrı bir zevk.

Salzburg güzel bir kent; güzel olduğu kadar tarihi, tarihi olduğu kadar da bir sanat kenti. Dünyaca ünlü Salzburg Festivali dahi burayı bir sanat şehri yapmaya yeterli. 1920’den bu yana her yaz gerçekleştirilen festivalde, tüm şehir bir sahne havasına bürünür; dünyaca ünlü sanatçılar bu sahnede yerini alır. Şehrin nüfusu sanatseverlerle katlanır.

Sinema dünyasının en başarılı ve renkli filmlerinden birinin öyküsünün doğum yeridir Salzburg. Türkiye’de Neşeli Günler adıyla gösterilen, Julie Andrews ve Christopher Plummer’ın başrollerini paylaştığı ‘Sound of Music’ filmi Salzburg’da çekilmiştir. Bir Amerikan yapımı olan bu filmin neden burada çekildiği sorusunun cevabı ise filmin hikayesinin gerçek bir öyküye dayanmasıdır. Avusturya’lı von Trapp ailesinin hikayesine dayanan film tüm zamanların en sevilen filmlerinden biri olmuştur. Filmin çekildiği mekanlar, başta ailenin bugün hotel olan ikametgahı ziyaret, Salzburg’a özel bir tur programı oluşturur. 

Salzburg’dan bahsetmeye daha yeni başladık. Daha olağanüstü mimarisiyle UNESCO Dünya mirası listesinde yer alan tarihi şehir merkezinden, heybetli Hohensalzburg Kalesi’nden, hayranlık uyandıran Salzburg Katedrali’nden, fıskiyeleri ile şaşırtıcı su oyunları sergileyip gezenleri neşeye boğan Hellbrun Sarayı’ndan bahsedemedik bile ...

Salzburg’u görmeyi arzu etmek için daha sayısız neden var.
 

Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock Avusturya Parlamento Binası
Kaynak : Shutterstock Avusturya Alpleri

Coğrafi ve Siyasi Bilgi

Orta Avrupa’nın güney kesiminde yer alan ve bir kara devleti olan Avusturya, kuzeyde Çek Cumhuriyeti ve Almanya, batıda Lihtenştayn ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Slovakya ve Macaristan ile sınırlanmıştır.

Avusturya’nın büyük bölümü Avusturya Alpleri ve yarıya yakın bölümü ormanlık alanlarla kaplıdır. Ülkenin en önemli akarsuyu Almanya’dan doğarak, Karadeniz’de denize dökülen Tuna Nehri’dir. Ülkenin batı ucunda yer alan Konstanz Gölü’nü İsviçre ve Almanya ile paylaşan Avusturya’nın diğer önemli gölü Neusiedler, ülkenin doğu ucundadır ve bir kısmı Macaristan sınırları içinde kalır. Bunun dışında pek çok küçük göle sahiptir.

Avusturya, resmi adıyla Avusturya Cumhuriyeti, dokuz eyaletten oluşur ve parlementer demokrasi ile yönetilir. Ülkeyi oluşturan eyaletler Burgenland, Karintiya, Aşağı Avusturya, Salzburg, Steiemarker, Tirol, Yukarı Avusturya ve Vorarlberg olarak sıralanır.

Başkenti Viyana olan ülkenin resmi dili Almanca, para birimi ise Euro’dur. Avusturya bir Avrupa Birliği üyesi ve Schengen Bölgesi ülkesidir.
 
 

Kaynak : Shutterstock Viyana'da Roma İzleri
Kaynak : Shutterstock İmparator I. Franz Joseph
Kaynak : Shutterstock I. Dünya Savaşı'nda Avusturyalı Savaş Esirleri

Tarihi Bilgi

Avusturya İtalya sınırında bulunan Avrupa’nın en eski mumyası, buz adam “Ötzi” Avusturya’da yerleşimin binlerce yıllık tarihini bize anlatır. Ancak Avusturya’da bilinen ilk devlet Kelt kabilelerinin kurduğu Nuricum olur. Daha sonra aynı topraklar Roma İmparatorluğu’nun bir eyaleti haline gelir. Roma İmparatorluğu döneminde Roma, Slavlar, Avarlar’ın nüfuz mücadelesine sahne olur ve Batı Roma’nın yıkılışıyla beraber bölgedeki hakimiyet yarışını Bavaryalılar önde bitirir ve bölgede Almancanın yayılmasına sebep olur. Zamanla Kutsal Roma –Germen İmparatoru Şarlman’ın hakimiyetine giren bölgede 13. Yy’da Habsburg I. Rudolf Kutsal Roma Germen İmparatoru olarak taç giyer. Avusturya tarihinin büyük bölümü Habsburg Hanedanı tarihi ile özdeşleşir. Hanedan akıllıca evliliklerle imparatorluğu İspanya’ya dek uzanan geniş sınırlara ulaştırır.

16. yy’da Habsburgların en büyük rakibi Osmanlı İmparatorluğu’dur. 1529’da Kanuni Sultan Süleyman, Viyana’yı kuşatır ama şehri ele geçiremeden kuşatmayı kaldırır. Türkler 1683’de şehri teslim almayı tekrar deneyecek ama başaramayacaktır.

1867’de Kral I. Franz Joseph yönetimi altında Avusturya İmparatorluğu, Macar Krallığı ile birleşir ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu tarih sahnesine çıkar. İmparatorluk yönetimi altında artık pek çok Slav grubu, Çekler ve Polonyalılar bulunmaktadır. Yaklaşan 1789 Fransız İhtilali ile tetiklenecek milliyetçilik akımları nedeniyle ölümcül bir birleşimdir, bu.

Osmanlı İmparatorluğu 1908’de II. Meşrutiyet’i ilan ederken, Avusturya-Macaristan, bu durumdan Bosna-Hersek’i ilhak etmek için istifade eder. İmparatorluğun sonuna belki de böyle gelinir. Avusturya Macaristan veliahtı Arşidük Franz Ferdinand’ın Saraybosna’da bir Sırp milliyetçisi olan Gavrilo Princip tarafından öldürülmesi I. Dünya Savaşı’nın tetikleyicisi olacaktır. I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Avusturya, savaşın galibi müttefiklerle 1919’da Saint-Germain Antlaşmasını imzalar; imparatorluk çözülmüş ve  Macaristan’la ayrıca Trianon Antlaşması imzalanmıştır. I. Dünya Savaşı’nın ardından pek çok iç karışıklık yaşanır. II. Dünya Savaşı’ndan hemen önce 1938’de Avusturya doğumlu Adolf Hitler, Avusturya’nın ilhak edildiğini bildirir. Alman birlikleri, halkın çoğunluğu tarafından da benimsenen Almanya’yla birleşme Anschluss için Avusturya topraklarına girmiştir. Savaşta büyük insan kaybı yaşayan Avusturya, aynı zamanda yahudi soykırımı için Almanya ile işbirliğine girmiş ve binlerce yahudinin toplama kamplarında ölümünün faillerinden biri olmuştur.

Savaş sonrası müttefiklerin nüfuz alanlarına bölünmüş olan Avusturya 1955’de yapılan bir anlaşma ile tam bağımsızlığını yeniden elde eder.
 

Kaynak : Shutterstock Salzburg'da Mozart Anıtı
Kaynak : Shutterstock Herbert Von Karajan Heykeli
Kaynak : Shutterstock Banknot Üzerinde Sigmund Freud Portresi

Kültür/Sanat/Mimari

Avusturya, büyük bir kültürel birikim mirasına sahiptir. Sanatın hemen her alanında, müzik, sinema, edebiyat, plastik sanatlarda dünya çapında sanatçılar yetiştirmiş bir ülkedir. Viyana, 19. yy’ın sonunda Habsburg hanedanının zayıflaması ile siyasi önemini büyük oranda kaybederken açığı adeta sanat alanında kapatmış; özellikle Viyana her alanda sanata büyük değer verilen bir kültür kentine dönüşmüştür. 

Avusturya öncelikle klasik müzik alanında çok önemli isimler yetiştirmiştir. Klasik müzik dünyasının en büyük dahilerinden Wolfgang Amadeus Mozart Avusturya’nın Salzburg kentinde dünyaya gelmiştir. Joseph Haydn, Franz Schubert, Gustav Mahler, Anton Bruckner, Johann Strauss (baba ve oğul) Avusturyalı, büyük klasik müzik bestecileridir. Ludwig wan Beethoven, Johannes Brahms gibi Avusturya kökenli olmayan en önemli klasik bestecilerinden bazıları Viyana’da bulunarak buradaki kültür ve sanat ortamından yararlanmayı tercih etmiştir. Modern müziğe giden yolda öncü isimler, Anton Webern, Arnold Schoenberg ve Alban Berg müzik dünyasında önemli bir yer tutan İkinci Viyana Okulu’nu teşkil eden isimlerdendir. Berlin Filarmoni Orkestrası şefliğini 33 yıl boyunca yürüten Herbert Von Karajan, alanında dünyanın gördüğü en büyük isimlerden biridir.

Stefan Zweig, Arthur Schnitzler, Georg Trakl, Thomas Bernhard, Peter Handke, Hermann Broch, Ingeborg Bachmann edebiyat alanında önemli isimlerden birkaçıdır. Avusturya’ya Nobel edebiyat ödülünü getiren tek yazar Elfriede Jelinek’tir ve 2004’de ödülün sahibi olmuştur. Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud bir Avusturyalı’dır. “Kiss (Öpücük)” veya “Adele Bloch-Bauer” gibi tabloları yakından tanınan Gustav Klimt, Naziler nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan Oskar Kokoschka, ve 28 yaşında, çok genç yaşta trajik bir şekilde ölen Egon Schiele, Avusturya’da ismini çok fazla duyacağınız ve olağanüstü yapıtlarından birkaçını görme şansına sahip olacağınız büyük ressamlardır.

Paul Henreid, Maximillian Schell ve olağanüstü zekası güzelliğinin gölgesinde kalan unutulmaz Hedy Lamarr, Avusturya kökenli olup Hollywood’da da büyük başarı kazanan film yıldızlarıdır. Max Reinhardt, yine Amerika’da şansını deneyen ve döneminin en büyük isimlerinden biri sayılan Avusturya’lı sinema yönetmenidir. Reinhardt, aynı zamanda ünlü Salzburg Festivali’nin 1920’de kurucu isimlerinden biridir. Bu büyük isimleri takiben Avusturya doğumlu Arnold Schwarzenegger de Amerika Birleşik Devletleri’nde dünyaca ünlü olmuş ve aynı zamanda politikacı olarak da adını duyurmuştur.
 

Spor

Avusturya’nın büyük bölümünü kaplayan Alp Dağları, ülkedeki hakim spor türünün Kış Sporları olmasının başlıca sebebidir. Avusturya, 1950’lerde Anton “Toni” Sailer’dan başlamak üzere Franz Klammer,  Petra Kronberger, Mario Reiter, Günther Mader, Anita Wachter, Hermann Maier, Annemarie Moser-Pröll, Marcel Hircher gibi ünü zamanını aşan pek çok kayakçı yetiştirmiştir. Sıcak aylara gelindiğinde, yine aynı nedenle Avusturya, açıkhava aktiviteleri için mükemmel bir platform halini alır.

Formula 1 Avusturya Grand Prix de ayrıca çok ilgi çeken ve seyredilen spor olaylarından biridir. Yarışlar, Avusturya’nın Spielberg şehrinde gerçekleştirilir.

Ülkede en fazla seyredilen sporlardan biri futbol olmasına rağmen futbolda kazanılmış geçmiş başarılar son yıllarda tekrar edilememiştir.
 

Kaynak : Shutterstock Hintertux Buzulu Kaynak : Shutterstock Arlberg Kayak Merkezi
Kış Sporları
Avusturya’da Alp disiplini kayağı, snowboard ve kayakla atlama en popüler kış sporlarıdır. Kayağı hobi olarak yapanların da en fazla tercih ettiği ülkelerden biridir Avusturya. Bunun sebeplerinden biri Alpler üzerinde kar mevsiminin uzun sürmesi ve hatta bazı buzullar sayesinde 365 gün kayak yapma olanağının bulunmasıdır. Sadece Tirol eyaletinde beş farklı buzul bulunur. Bunlar arasında yer alan Hintertux buzulu, olağanüstü bir doğal oluşum olan buzul mağarasının varlığıyla daha bir ilginç hale gelir.

Avusturya kayak sporuna ciddi yatırım yapan bir ülke olarak güçlü bir altyapıya sahiptir. Ulaşımı kolay ve diğer Avrupa kayak merkezlerine oranla daha hesaplı bilinen Avusturya, kayakseverler için önemli bir alternatiftir. Tarifsiz Alp manzaraları da işin cabasıdır. Avusturya’da dünyadaki en büyük on kayak merkezinden biri olan Skicircus, kar cenneti Arlberg, Zell am See-Kaprun, Kitzbühel, Mayrhofen, Hochkönig gibi yüzlerce, yaklaşık rakamla 480 civarında donanımlı kayak merkezi mevcuttur.
 

Kaynak : Shutterstock Keşfedilecek Bir Kaya Geçidi Kaynak : Shutterstock Avusturya'da Bisiklet Keyfi
Açıkhava Sporları
Avusturya, eşsiz Alp manzaraları ile hiking sevenleri mutlu edecek pek çok rotaya sahiptir. Alp Dağları’nın eşsiz güzelliği eşliğinde veya Avusturya’nın Hohe Tauern Ulusal Parkı gibi alanlarda, nehir veya göl kıyılarında, kısa günlük yürüyüşler, birkaç günlük uzun yürüyüşler, herkesin katılabileceği kolay rotalar veya zorlu tırmanışlar içeren rotalar, kısacası tüm hiking sevenleri mutlu edebilecek hiking seçenekleri mevcuttur, Avusturya’da. Hiking yerel kültürün de önemli bir parçasıdır. Bu nedenle, ülkedeki patika ağı, yürüyüşçüler için dikkatli bir şekilde işaretlenmiştir. Kuşkusuz haritasız yola çıkın demek değildir bu ama bazı rotaları rehbersiz gerçekleştirmeniz bu işaretleme sayesinde mümkündür. Mavi işaretli rotalar, genelde her yaş için uygundur ve nispeten düzdür. Kırmızı rotalar için antremanlı ve deneyimli olmak gerekir. Siyah rotalar ise ekipman kullanmayı gerektiren zor rotalar olarak deneyimli hikingçilere bırakılmalıdır. Ayrıca hava durumunu takip etmek, yerli halkın uyarılarını dikkate almak ve Alp havasına alışmak için vücudunuza biraz zaman tanımak önemlidir. Dağ kulübeleri arasında yapılan ve çadır taşıma zorunluluğu olmayan rotalar da mevcuttur.

Bisiklet sporunun insana yaşattığı özgürlük ve sağlık hissini bilenleri Avusturya’da her türlü kolaylık ve sınırsız seçenek bekliyor: Tuna, Mur, Drau gibi nehir kıyısı turları, Konstanz Gölü kenarı gibi göl kıyısı turları, dağ bisikleti rotaları ve bu rotaları takip edenlere özel bisikletli otelleri, bisikletle kültür turu rotaları, yol bisikleti rotaları...Neredeyse ülkenin tamamını bisikletli dolaşmak mümkün...
 

Mutfak

Güzel bir seyahat, gezilen görülen ve yaşananlar ne kadar ilginç ve farklı olursa olsun, ağız tadıyla birleştiklerinde daha bir unutulmaz oluyor; benzer bir tat denendiğinde yaşanan o güzel anlar tekrar tekrar hatırlanıyor. Muhteşem doğası, kültür sanat ortamı, alışveriş olanaklarıyla dolu bir Avusturya gezisi deneyimi yaşayan hemen herkesi, anılarla eşleştirerek hafızalarına kazıyacakları yerel lezzetler bekliyor. Özellikle de benzersiz kahve ve pastacılık kültürü bu deneyimin anahtar kelimeleri. Avusturya’ya özgü ünlü lezzetlerin birkaçı aşağıda sırlanmıştır ama bunların yanı sıra her yöreye özgü farklı tarifler hala denenmeyi bekler.

Avusturya’da çok tüketilen soğuk içeceklerin başında bira gelir. Bira tüketimi konusunda dünyayla yarışır Avusturyalılar. Bira bahçeleri yaygındır ve bira sosyalleşmeye sık sık eşlik eder. En çok tüketilen bira, bir çeşit lager bira olan Märzen’dir. Fermentasyon yoluyla elde edilen elma veya armut şarabı da sevilen bir içecektir. Şarap ve bağcılık da Avusturya kültürünün önemli bir parçası olmaya devam etmektedir.

Ülkede üretilen en lezzetli peynirlerden biri ülkenin en batısında yer alan Vorarlberg eyaletinde üretilen Bergkäse peyniridir.
 

Viyana Şinitzeli (Wiener Schnitzel)
Avusturya ulusal yemeklerinden Şinitzel, ince bir dilim dövülmüş dana etinin un, yumurta ve çıtır ekmek kırıntılarına batırılarak tereyağda kızartılmasıyla yapılır. Şinitzelin rengi koyu altın sarıya döndüğünde hazır demektir. Yanında maydanoz ve limon, patates püresi ile servis edilir. Şinitzel, bazen dana eti yerine tavuk, hindi veya domuz eti kullanılarak yapılırsa da bu şinitzel resmi olarak Viyana Şinitzeli ismini taşımaz; Wiener Schnitzel Art olarak adlandırılır
 

Sachertorte (Zaher Pasta)
Avusturya’nın en çok tanınan lezzetlerinden biridir Sachertorte. Yumuşak çikolatalı kekin arasında ince bir kayısı reçeli katmanı bulunan yuvarlak pastanın dışı siyah çikolata ile kaplıdır. Ağızda unutulması zor nefis bir tat bırakan pasta ilk defa, 1832 yılında Prens Metternich’in misafirleri için Franz Sacher tarafından yapılır. O günden bugüne pasta Viyana’nın en bilinen simgelerinden biri haline dönüşür. Pasta aynı zamanda güzel bir hediyelik eşyadır. Özel çikolata kaplaması sayesinde tazeliğini koruyan nefis pastalar, yılda yüzbinlerce, şık kutuları içinde tüm dünyaya dağılır ve zevkle tüketilir. Sacher Hotel’de orijinal biçimiyle Sachertorte yemek mümkündür.
 

Apfelstrudel
Geleneksel bir elmalı Avusturya tatlısı olan Apfelstrudel, son derece popülerdir ve özellikle Viyana’yı gezmeye gelen hemen herkesin meşhur Avusturya pastanelerinde ilk tadına baktığı hamur işlerinden biridir. Pudra şekeriyle servis edilen; elma, kuru üzüm, tarçın vs ile doldurulan açılmış ince hamurun baklavaya benzer şekilde sarılması ve fırınlanmasıyla yapılan bu nefis tatlı, Avusturya seyahatine renk veren öğelerden biri olacaktır. 
 

Tafelspitz
Avusturya mutfağının en bilinen et yemeklerinden biri olan Tafelspitz, çeşitli baharatlarla ve kök sebzelerle birlikte kaynatılmış haşlanmış koyun veya sığır eti tabağıdır. Genellikle yanında patates veya yabanturpu servis edilir.  
 

Mozartkugel
Yaldızlı kağıdı üzerinde dahi müzisyen Wolfang Amadeus Mozart’ın portresi bulunan, bu küçük çikolata kaplı topların içinde fıstık, badem ezmesi veya nugatla yapılmış ilave lezzet katmanları gizlenmiştir. Avusturya’nın en bilinen ve en fazla uluslararası dolaşıma çıkmış tatlarından biridir.
 

Linzer Torte
Dünyanın bilinen en eski ve en sevilen pastalarından Linzer Torte, üzerindeki kafes şeklinde yerleştirilmiş hamur şeritlerle daha ilk görüşte tanıdık gelir. Bu klasik pastanın adını Avusturya’nın Linz şehrinden aldığı söylenir. Fındık parçaları, limon suyu ve tarçınla tatlandırılmış hamurun üzeri ince bir tabaka meyve reçeli ile kaplanır. Pasta hamurundan ayrılmış hamur, reçel tabakası üzerinde  şekilendirilerek fırınlanır.
 

Kaynak : Shutterstock Kahve Çekirdekleri
Kaynak : Shutterstock Melange Kahve
Kaynak : Shutterstock Kafe Central
Kaynak : Shutterstock Zaher Torte
Kaynak : Shutterstock Bir Fincan Viyana Kahvesi

Viyana Kahve ve Pastahaneleri

Avusturya’da yeme-içme kültürü dendiğinde ilk akla gelen şey Viyana kahveleri ve pastahaneleridir. Kahveler Viyana’da yaşamın önemli bir parçasını teşkil eder ve şehirde gezip dolaşmak ve yorulmak, sonunda güzel bir Viyana kahvesinde, hoş bir ortamda oturup nefis bir tatlı eşliğinde kahvenizi yudumlayacağınızı bilmenin verdiği mutlulukla zevke dönüşür.

Viyana’ya kahve kültürünün 1683 Viyana kuşatmasıyla geldiği rivayet edilir. Kuşatmayı kaldıran Türkler geride kahve çekirdekleri bırakmıştır ve Georg Franz Kolschitzky, bu kahve çekirdeklerinin de yardımıyla ilk kahveyi açmıştır. Tam olarak böyle mi oldu bilinmez ama o günden bu yana Viyana da benzersiz bir kahvehane kültürü gelişir ve öyle ki yüzyılları aşan bu kültür 2011 yılında UNESCO somut olmayan kültür mirası listesine girer.

Şüphesiz kahvehaneler zaman içinde pek çok dönüşüm geçirir; ünlü sanatçıların müdavimi olduğu kahveler sanatsal yaratıcılık mekanları halini alır.

Viyana kahvelerinde rafine kahve çeşitlerinin yanında nefis pastalar ikram edilir ve kahvede günlük gazeteler müşterilerin okuması için hazır tutulur.

Viyana’nın en güzel kahve ve pastanelerinden bazıları şunlardır.
 
Kafe Landtmann
 
Kapılarını ilk defa 1873 yılında açan Kafe Landtmann’ın kurucusu Franz Landtmann’dır. Daha sonra defalarca el değiştirse de sonraki sahipleri Landtmann adını korumayı tercih etmiştir. Ünlü Burgtheater yakınlarında yer alan kahvenin müdavimleri arasında Sigmund Freud, Marlene Dietrich, Gustav Mahler gibi isimler sayılabilir.
Viyana’da turistler için önemli bir çekim merkezi olmakla kalmaz, Avusturya’nın önemli isimlerinin buluşma noktası olmaya devam eder.
 
Kafe Central
 
Viyana’da Herrengasse Caddesi üzerinde, Ferstel Palais binası içinde yer alır. Kapılarını ilk kez 1876’da açan ünlü kafe bugüne ulaşana dek birkaç kez renovasyon geçirmiştir. Mimarisi, iç dekorasyonu, ev yapımı kek ve pastaları, piyano müziği ile göz dolduran kafe sahip olduğu turistik önemi hak eder niteliktedir. 
 
Demel
 
1786’da bir şekerlemeci olarak kurulan Demel, bugün Viyana’nın en zarif, en bilindik ve en kalabalık kafelerinden biridir. Viyana’ya gelip de Demel’de nefis pasta, kek ve tatlılardan birinin tadına bakmadan, bir kahve içmeden ayrılan pek az ziyaretçi vardır. Demel, yüzyıllardır süren bir başarı ve kalite hikayesi yazmıştır. Kendine özgü hizmet dilini ve tarzını titizlikle koruyan Demel, Avusturya Macaristan İmparatorluğu yıkıldıktan ve monarşinin sonu geldikten sonra dahi tabelasında bir kraliyet sıfatı olan k.u.k ibaresini tutmaya devam eder. Bunu sağlayan Demel’in güçlü kadını Anna Demel, spesiyal Demel pastası Anna Demel Torte’ye ismini verir. Demel, Sacher Kafe ile Sacher Torte konusunda da bir lezzet yarışı içine girmiştir.
 
Kafe Leopold Hawelka
 
1939’da Dorotheergasse’de Leopold ve Josephine Hawelka tarafından açılan efsanevi kafe’de Josephine’in spesiyalitesi Buchteln hala sahibinin tarifine göre pişiriliyor. Elias Canetti, Andy Warhol, Arthur Miller, bir vakitler bu kafede vakit geçirmiş ünlü isimlerden bazıları ...
 
Kafe Sacher
 
Philharmoniker Caddesi’nde son derece lüks bir otel olan Sacher Hotel’in zemin katında yer alan kafe, efsanevi Sacher Torte’yi orijinal tarifinden yemek isteyenlerle dolup taşan bir mekandır. Bugüne dek sayısız ünlüyü, kraliyet mensubu ve sanatçıyı ağırlamıştır.
 
Gerstner
 
Kärntner Caddesi üzerinde bulunan kafe, kapılarını ilk kez 1847 yılında açar. Kurucuları Anton ve Barbara Gerstner’dir. 1873 yılında kraliyet şekerlemecisi olarak atanan Gerstner, tabelasına bu durumu ifade eden K.u.K Hofzuckerbäcker ibaresini ekler. Kurulduğu günden bu yana üstün kalitesini koruyan başarılı bir işletme olarak varlığını devam ettirir. Bugün üç katlı binasında bar, kafe-restoran ve tatlı mamüller dükkanı olarak hem Viyana halkına, hem dünyanın dört bir tarafından güzel tatlar aramak için gelenlere hizmet verir.
 

Eğlence

Viyana’da zengin sanat yaşamı sayesinde yılın her dönemi yapılacak bir aktivite, gidilecek bir konser, görülecek bir tiyatro oyunu mevcuttur. Yalnız klasik müzik konserleri değil, rock ve jazz konserleri de başta Viyana, Avusturya’da ilgiyle takip edilir. Avusturya’da hemen her yerde bir tiyatro binasına rastlamak mümkündür. Avusturya’da gün ve gecelere renk katan ve düzenli olarak gerçekleştirilen belli başlı olaylar şöyle sıralanabilir:
 

Viyana Filarmoni Orkestrası Yeni Yıl Konseri
 Her yıl 1 Ocak’ta Viyana Musikverein’de gerçekleştirilir. Viyana Flarmoni Orkestrası’nın muhteşem performansına tanık olmak, klasik müzik sevenler için o yıla güzel başlamanın en renkli yollarından biri olsa gerek...
 

Viyano Baloları
Her yıl Viyana’da Ocak ve Şubat aylarında, 200’den 300’a kadar değişen sayılarda balo düzenlenir. Bu balolarda özellikle Vals dansı icra edilir. Baloların en ünlüsü Devlet Opera binası Staatsoper’de gerçekleştirilen Opera Balosu’dur. Baloya katılmak için çok öncesinden bilet almak ve yüzlerce Euro’luk bilet ücretini gözden çıkarmak gerekir. Baloya Avusturya Cumhurbaşkanı geleneksel olarak katılır ve baloda mutlaka Johann Straus’un Mavi Tuna Valsi yapılır. Hanımların beyaz tuvaletler içinde, erkeklerin smokinleri ile katıldıkları balo son derece zarif bir ortamda sabahın ilk saatlerine dek devam eder.
 

Höhenrausch
Mayıs ile Ekim ayları arasında Linz kentinde Avusturya’nın en ilginç sanat olaylarından biri yaşanır. Her yıl değişen bir tema çerçevesinde Linz çatıları görmeye değer bir manzaraya şahit olur. Halka açık çeşitli alanlarda gerçekleşen bu kültür olayında, örneğin bir çatıya özel bir şekilde yerleştirilmiş ve uçar gibi bir görünüme kavuşturulmuş bir gemi görmek mümkün mümkündür.
 

Donauinselfest (Tuna Adası Festivali)
Tuna ile ona paralel olarak ‘Yeni Tuna’ adıyla açılmış kanal arasında kalan ince uzun ada şeridi Donauinsel, Viyana’nın eğlence ve dinlenme alanlarından birini oluşturur. Barlar, kafeteryalar, restoran ve gece klüpleri, spor olanakları ile cazip bir yer olan Donauinsel’de düzenlenen, her yıl Haziran ayının son günlerine rastlayan üç günlük festivalde rock, pop, country, folk performansları sergilenir. Üstelik konserler ücretsizdir.
 

Salzburg Festivali
Büyük müzik adamı Wolfang Amadeus Mozart’ın doğum yeri olan Salzburg’da, temmuz sonunda başlayarak Ağustos ayı boyunca devam eden seçkin bir sanat festivalidir. Drama, klasik müzik ve opera alanında yüzlerce performans sergilenir.
 

Viennale Film Festivali
Ekim ortasında gerçekleştirilen iki haftalık uluslararası festival, ülkedeki en iyi festivallerden biridir. Viyana’nın pek çok farklı noktasında, dokümanter filmlerden kısa filmlere kadar her türden film izlemek mümkün olur.
 

Yılbaşı - Silvester
Konserler ve havai fişek gösterileri ile renklenen 31 Aralık akşamı, Viyana’da dev bir sokak partisi ile de kutlanır.