0850 303 9 777|Şubelerimiz
Macaristan
Macaristan


Yaşlı Avrupa Kıtası’nın can damarlarından Tuna Nehri,
Tuna’nın iki yakasında kurulu görkemli Budapeşte Şehri,   
ülkenin her köşesine yayılmış şifalı termalleri,
kıtanın en önemli festivallerinden Sziget Festivali,
Hun İmparatoru Attila’nın, Osmanlı İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman’ın da
izlerini taşıyan zengin tarihsel geçmişi!
Macaristan’ı görmek için ne de çok neden var.
 
Gelip de kalbinden bir parçayı bu ülkede bırakmak hiç şaşırtıcı değil.

 
Kaynak : Shutterstock

Budapeşte

Ülkenin merkezine yerleşmiş olan Budapeşte, görkemli Tuna Nehri’nin iki yakasında kuruludur. Aslında yan yana gelişen üç ayrı şehrin; Tuna’nın batı kıyısında yer alan Buda ve Óbuda’yla doğu kıyısında bulunan Pest şehirlerinin köprülerle birbirine bağlanmasıyla oluşmuştur başkent, Budapeşte.  
 
Avrupa’nın en büyük, en güzel ve en turistik şehirlerinden biri olan Budapeşte, Keltik dönemlerden bu yana yerleşim yeri niteliği taşır. Bu stratejik mevkide Roma İmparatorluğu da Aquincum adıyla bir şehir kurar. Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde şehir Osmanlıların eline geçer ve yaklaşık 150 yıllık bir süre Osmanlı toprağı olarak varlığını sürdürür. Bugün Budapeşte’deki ünlü ve yaygın termal banyo alışkanlığının, o günlerden Türklerin hamam kültürünün bir uzantısı olarak şehre miras kaldığı rivayet edilir. Sonrasında Avusturya egemenliğine giren kent, Habsburg Dönemi’nde Avusturya-Macaristan Çifte Krallık yönetiminin başkentlerinden biri olur. Üç şehrin bir araya gelerek Budapeşte olarak anılmaya başlaması da aynı döneme, 1873 yılına rastlar. Yirminci yüzyıl Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nın büyük acıları, yüzbinlerce Yahudi Budapeştelinin katledilmesi, Komünist Dönem gibi derin izler bırakan tarihsel süreçlerin yaşandığı yüzyıl olur.
 
Tuna’nın iki yakasını birleştiren tarihi Zincirli Köprü, Parlamento Binası, Kahramanlar Meydanı, Aziz Stefan Bazilikası, Balıkçı Tabyası, Tuna’yı ikiye bölen Margaret Adası, Etkileyici Özgürlük Anıtıyla Gellért Tepesi, Széchenyi Termal Banyosu, Tuna kıyısında soykırım kurbanlarını sembolize eden ve altmış çift çelik ayakkabıdan oluşan Soykırım Anıtı, bir Osmanlı Dervişi olan Gül Baba’ya ait türbe, yine bir Osmanlı eseri Király Hamamı, Aquincum Kalıntıları Budapeşte’nin görmeye değer manzaralarından birkaçını oluşturuyor.
 
Tuna kıyıları, Buda Kalesi, Andrássy Bulvarı ve bulvarın tarihi çevresi UNESCO Dünya Mirası listesinin bir parçasıdır.
 
Kuşkusuz, Budapeşte bundan ibaret değil. Doğal, tarihsel, kültürel ve mimari zenginliklerin, özel bir mutfak ve termal kültürüyle, çok renkli bir gece yaşamıyla sarmalandığı bu kent, baş döndürücü bir bileşim yaratır.
Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock

Debrecen

Macaristan’ın Doğu sınırına yakın bir kent olan Debrecen, aynı zamanda Macaristan’ın ikinci büyük kentidir. Budapeşte’den arabayla yaklaşık iki saatlik mesafede yer alan kent, uluslarası bir havalimanına da sahiptir ve bu sayede bir kavşak noktası niteliğini taşır.
 
Şehir, Debrecen Üniversitesi’nin varlığı sayesinde bir üniversite kentidir. Bir başka önemli kurum, kuruluşu 1538 yılına dek eskiye dayanan Debrecen Reformed College (Reform Koleji), Macaristan’da Kalvinizmin (Protestanlık akımı) yükselişinde şehrin rolünün önemli bir tanığıdır. Özellikle kütüphane bölümü ziyaretçilerin ilgisini çeker.  
 
Ana meydanı Kossuth tér olan Debrecen’de ferah ve sakin birkaç meydan daha bulunur ve bu meydanlar şehrin akıp giden yaşamını gözlemek için uygun noktalar teşkil eder.  
 
Görkemli Büyük Kilise, zengin kolleksiyonu ile Déri Müzesi ve el sanatları örneklerinin görülebileceği Tímárház Sanat Evi, kentin görülmeye değer noktalarından birkaçıdır. Debrecen’in en sakin ve güzel köşelerinden biri Nagyerdei Park (Büyük Orman Parkı) ’tır. Debrecen Hayvanat Bahçesi ve Eğlence Parkı da burada bulunur. Ayrıca  sağlık ve rahatlama için pek sevilen termal banyolardan Aquaticum da buradadır.
 
Debrecen’in en renkli zamanlarından birini her yıl 20 Ağustos’da gerçekleştirilen Çiçek Karnavalı oluşturur.
 
Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock

Szeged

Macaristan’ın üçüncü büyük kenti olan ve ülkenin güney sınırında yer alan Szeged, adeta bir kesişim noktasıdır. Kıyısında yer aldığı, Tuna’nın kollarından Tisa burada Maroş Nehri ile buluşur. Öte yandan şehir, neredeyse Macaristan, Sırbistan ve Romanya sınırlarının kesiştiği noktada kurulmuştur. Dolayısıyla tarihi boyunca askeri anlamda stratejik bir nokta teşkil eder.
 
Tisa, şehre hayat verdiği gibi aynı zamanda 1879 felaketi gibi yıkıcı sellere de kaynaklık etmiştir. Muhtemelen Hun İmparatoru Attila’nın da ayak bastığı Szeged, Osmanlı Dönemi’nde Segedin adıyla önce Budin, sonra da Eğri eyaletlerinin sancak merkezi görevini görür.
 
Şehrin en önemli özelliklerinden birisi de Yüksek Öğrenim alanında yüksek standartlara sahip olan Szeged Üniversitesi’nin varlığıdır. Üniversite kent yaşamına önemli bir canlılık katmaktadır.
 
Kentin görülecek yerleri arasında içinde devasa orgu ve kayda değer görünümü ile Votive Kilisesi, Mora Ferénc Müzesi ve Binası, Reök Sarayı, Kale Müzesi sayılabilir. Ayrıca pek çok güzel kent meydanı da şehir yaşamını gözlemlemek isteyenleri cömertçe ağırlar.
 
Szeged’in gulaşı, Szeged usülü balık çorbası, paprikası ve salamı meşhurdur. Öyle ki son ikisi için şehirde geleneksel üretim metodlarının da göz önüne serildiği bir müze - Salam ve Paprika Müzesi - dahi mevcuttur.
 
 
Daha fazla...

Kaynak : Shutterstock Parlamento Binası Önünde Macar Bayrağı
Kaynak : Shutterstock Baharda Büyük Ovada Tisa Taşkını

Coğrafi ve Siyasi Bilgi

Avrupa ana karasında,  Orta Avrupa’da, karasal sınırlarla çepeçevrili ülkelerden biri olan Macaristan, kuzeyde Slovakya, kuzeydoğuda Ukrayna, doğuda Romanya, güneyde Sırbistan ve Hırvatistan, batıda Slovenya ve Avusturya ile komşudur. 
 
Macaristan’ın coğrafyasını belirleyen iki önemli faktör, Tuna Nehri ile onun Sırbistan sınırları içinde kendisine katılan ana kollarından biri olan Tisa Nehri’dir. Yalnız  Macaristan’ın değil, Balkan coğrafyası ve hatta Avrupa’nın en büyük nehirlerinden olan Tuna Nehri, batıdan gelerek Macaristan ve Slovakya sınırında bir müddet aktıktan sonra, Budapeşte yakınlarında Macaristan topraklarına girer; bir kavis çizerek güneye döner ve ülkeyi adeta ortadan ikiye bölerek güney sınırına ulaşır. Ukrayna’dan, ülkenin doğusundan doğup gelen Tisa da benzer bir şekilde Macar sınırları içinde güneye döner ve Macaristan’ı kuzey güney ekseninde kavisli bir rota üzerinde kateder.
 
Macaristan’ın kuzeyi ve batıda kalan bir bölümü nispeten dağlık bir görünüm arzeder. Bu tepeler akarsu vadileri ile birbirinden ayrılır ve bu bölgeye Macaristan yaylası - Felföld) adı verilir. Slovakya, Ukrayna, Romanya, Sırbistan ve Hırvatistan’ın da bir kısmını kapsayan Macaristan’ın doğusu ve güneyine yayılmış düzlükler, Alföld – Panonya Ovası veya Büyük Macaristan Ovası adlarıyla anılır. Karpatya Havzasında yer alan bu büyük ovanın yaklaşık yarısı Macaristan sınırlarına dahildir. Tuna’nın batısında kalan topraklara Transdanubia denir.
 
Macaristan’ın en büyük gölü, aynı zamanda Avrupa’nın da büyük göllerinden biri olan ve Macarların Macar Denizi olarak da andıkları Balaton Gölü’dür.
 
Parlamenter demokrasi ile yönetilen Macaristan 2004 yılından bu yana Avrupa Birliği üyesidir. Schengen vize bölgesine dahil olan Macaristan’ın başkenti Budapeşte, para birimi Macar Forinti’dir.
 
 

Kaynak : Shutterstock Budapeşte Kahramanlar Meydanı - Kral Arpad
Kaynak : Shutterstock Kral Stephen Heykeli
	Kaynak : Shutterstock Avusturya-Macaristan İmparatoriçesi Sisi - Budapeşte
	Kaynak : Shutterstock Imre Nagy Anıtı - Budapeşte
Kaynak : Shutterstock Macar ve Avrupa Birliği Bayrakları

Tarihi Bilgi

Avrupa’nın kilit noktalarından birinde yer alan Macaristan  toprakları, tarihin pek çok çalkantılı döneminin tam ortasında yer almaktan kaçınamamıştır.
 
Macaristan’ı ele geçirip üzerinde hak iddia eden ilk büyük imparatorluk Roma İmparatorluğu’dur. Roma öncesinde yöre Kelt kabilelerinin, İliryalılar, Trakyalılar ve İskitlerin
varlığına şahit olur. Balkanlarda adım adım ilerleyen Roma,  MS. 1. yy’ın ilk çeyreğinde bölgeyi çoktan ele geçirmiş ve Panonya adıyla eyalet haline getirmiştir.
 
Roma’nın yaklaşık 400 yıl süren egemenliği, Asya kavimlerinin göçleri ile ciddi tehdit altına girer ve bölge Hun İmparatoru Attila’nın ellerine geçer. Attila’nın kurduğu imparatorluk kısa ömürlü olur ve onun hayatını kaybetmesiyle çözülme sürecine girer. Bölge Avar, Slav, Türk kökenli ve Germen kabilelerin göç hareketlerinin ortasında kalır. Modern Macar halkının orijinini Orta Asya-Batı Sibirya’dan batıya göç eden yeni bir halkın, Fin-Ugor ve Türki kökenli Onogurların birbirine karışmasıyla ortaya çıkan Magyarların bu halklarla kaynaşması teşkil eder.
 
9. yy sonlarında Peçenek baskısıyla göç eden Magyarlar, Arpad adlı liderlerinin önderliğinde bugünkü Macaristan topraklarına, Karpatya Havzası’na yerleşirler. Çok geçmeden hristiyanlığı kabul ederler. MS. 1000 yılında, Arpad’ın dördüncü kuşak torunu olan Stephen, Macar Kralı I. Stephen olarak tarih sahnesine çıkar. Nesli sona eren Arpad Hanedanı, ülkesinin 1200’lerde Moğol fırtınası ile kasıp kavrulduğunu gördükten sonra yerini, 1300’lerin başında Kral Robert ile Fransız Anjou Hanedanı’na bırakır. Ancak bu son olmayacak, ardından Macar tahtında birden fazla yabancı kral dönemi yaşanacaktır.
 
Macar Kralı II. Layoş, Osmanlı gücünün zirvesinde yerini alan Kanuni Sultan Süleyman’la yaptığı Mohaç Meydan Muharebesi’ni iki saat içinde kaybeder. Savaşı kaybeden Layoş, savaş alanını terkederken boğularak hayatını da kaybetmiştir. 1541 yılında ülke toprakları üçe bölünür ve Osmanlı, ülkenin üçte ikisine hakim bir pozisyona gelirken, batıda yer alan bölgede Habsburg egemenliği görülür. 17. yy’da zayıflayan Osmanlı gücünün yerini Avusturya ve Habsburglar dolduracaktır.
 
Fransız İhtilali’nin ardından dünyayı saracak olan milliyetçilik akımının etkileri Macaristan’da da yaşanır ve 1800’lerin ilk yarısı sonunda Habsburglara karşı verilen bağımsızlık savaşı Avusturya tarafından bastırılır. Ancak Avrupa’nın bu zor döneminde yıpranmış olan Avusturya 1867’de masaya oturacak ve çifte monarşi ilkesini benimseyecektir. Böylece Avusturya İmparatoru, aynı zamanda Macaristan Kralı olur; Viyana ve Budapeşte başkentler olmak üzere çifte parlamentolu Avusturya-Macaristan düzenine geçilir. 
 
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, veliahtının bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesinin ardından Sırbistan’a savaş açarak Birinci Dünya Savaşı’nı resmi olarak başlatır. İttifak Devletleriyle yan yana savaştığı ve yenik çıktığı Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, 1920 yılında imzalanan Trianon Anlaşmasıyla Macaristan ile Avusturya’nın kaderi büyük toprak kayıplarında birleşirken, yolları ayrılır. Bu büyük toprak kayıpları Macaristan’ı, onları tekrar elde etme umuduyla Almanya saflarında II. Dünya Savaşı’na katılmaya itecektir. Savaş sürerken gizlice Müttefik Devletler ile  yapılan müzakereler, buna son vermeye kararlı Almanya’nın müttefiki Macaristan’ı 1944’de işgaliyle sonuçlanır. İşgalin sona ermesini sağlayan ise bir başka yabancı güç, Sovyet Kızıl Ordusu olur.
 
Savaşın ardından Sovyetler, Macaristan halkına kendi kaderini tayin hakkı vermeyerek 1949’da komünist, tek partili bir rejimin, bir uydu devletin kurulmasını sağlar. 1956’da Sovyet rejimine karşı ülkede başlayan ayaklanma, sınırları geçen Sovyet tankları tarafından bastırılır. Yüzbinlerce Macarı etkileyen Sovyetlerin Macaristan’ı işgali, dünyada da çok büyük yankı bulur. İsyanın lideri Imre Nagy ve binlerce taraftarı idam edilirken Komunist János Kádár yönetimin başına oturtulmuştur.

Kádár yönetiminde “gulaş komünizmi” adı verilen bir sistemle sınırlı bir piyasa ekonomisi ve sosyal yapıda liberalleşmeyle tanışan Macarlar ülkelerinde, diğer Sovyet bloku ülkelerine göre önemli bir ilerlemeye şahit olurlar. Macaristan, 80’lerin sonunda Sovyet blokunda yaşanan çözülmenin sayesinde, 23 Ekim 1989’da cumhuriyet rejimiyle dünya sahnesinde belirir. Bununla da kalmaz 1999’da NATO üyesi ve 2004’ten itibaren Avrupa Birliği üyesi haline gelir.
 

Kaynak : Shutterstock Attila Jozsef Heykeli
Kaynak : Shutterstock Franz Liszt Heykeli - Budapeşte Opera Evi
Kaynak : Shutterstock Ulusal Tiyatro Binası - Budapeşte

Kültür/Sanat/Mimari

Macaristan pek çok Avrupa ülkesinden mensup olduğu dil ailesi nedeniyle farklılık gösterir. Avrupa ülkelerinin pek çoğu Hint-Avrupa dil ailesine mensup iken Macarca, Fince ve Estonca gibi, Ural Altay dil ailesinin Fin-Ugor koluna aittir.
 
Macaristan’da doğup edebiyat dünyasını etkileyen isimlerden biri pek çoğumuza çocukluk günlerinden aşinadır. Ferenc Molnár ismi hafızalara, “Pal Sokağı Çocukları” isimli yapıtıyla kazınmıştır.  Molnár, belki de pek çok insanı Macar edebiyatıyla, Macaristan ile, Budapeşte sokaklarıyla ilk kez tanıştıran isimdir. Pek çok Nobel ödülüne sahip olmakla haklı olarak övünç payı çıkarabilecek olan Macaristan’ın Nobel ödüllü tek edebiyatçısı Imre Kertész, 14 yaşında bir çocukken girdiği Aushwitz ve Buchenwald Nazi toplama kamplarından sağ olarak kurtulmayı başarmış bir sanatçıdır. Macar edebiyatının bilinen isimlerinden bazıları Péter Nádas, şair Attila József, Péter Esterházy, Gyula İllyés, Sándor Márai, Magda Szabó, László Krasznahorkai olarak sayılabilir.
 
Macar müziğinin en önemli isimleri klasik müziğin büyük bestecileri Franz (Ferenc) Lizst ve Béla Bartók’dur. Franz Lizst, aynı zamanda büyük bir piyano vitüözüdür. Macar müziğinden yararlanarak bestelediği 19 eserden oluşan Macar Rapsodileri klasik müzik severler tarafından yakından tanınır. Lizst, yaşadığı dönemde, 1847’de, Osmanlı İmparatorluğu’na gelerek Abdülmecid’in huzurunda da bir konser vermiştir. Klasik müzik alanında orkestra şefi olarak büyük öneme sahip isimlerden bazıları ise Eugene Ormandy, Fritz Reiner ve George Szell (György Széll) dir.
 
Macar resminin en saygın isimlerinden bazıları Tivadar Csontváry Kosztka, József Rippl-Rónai, Béla Iványi-Grünwald, Károly Lotz’dan oluşur.
 
Macar sinemasının en önemli figürü Oscarlı yönetmen István Szábo’dur.  Szábo’nun yanı sıra Miklós Jancsó ve László Nemes uluslararası üne sahip önemli Macar yönetmenlerdir. Amerikan sinema ve televizyon dünyasının ünlü markası Fox’un kökeni 20. yy başında kurulan Fox Film Şirketi’ne dayanır. Şirketin kurucusu William Fox, asıl ismi Vilmos Fuchs olan Macar asıllı bir Amerikalıdır.
 
Macaristan’ın başkenti Budapeşte, pek çok tarihi binanın yer aldığı mimari dokusuyla, mimariye ve şehirleşmeye ilgi duyanlar için adeta bir açık hava sergisi niteliği taşır. Tarihi şehir merkezi UNESCO Dünya Mirası listesinde de doğal olarak kendine yer bulmuştur. Budapeşte’de Tuna kıyısında Rákóczi Köprüsü yakınında şehrin kültür dünyasında önemli yere sahip olmanın yanı sıra iç ve dış mimarisi ile de oldukça ilgi çekici iki bina bulunur. Binalardan ilki mimar Mária Siklós’un tasarımını yaptığı Ulusal Tiyatro (Nemzeti Színház), diğeri ise  MÜPA yani görkemli Budapeşte Sanat Evi’dir. Ayrıca Macaristan’da mimarisi ile şaşırtan birkaç modern mimari örneği, Tuna’nın Pest kıyısında kurulu Bálna (Balina anlamına gelir) adlı alışveriş, kültür ve eğlence merkezi ve Budapeşte Sportarena olarak sayılabilir.
 
Macaristan’ın yetiştirdiği mimar - akademisyenlerden biri olan Ernö Rubik, ismini bütün dünyada oyun kültürüne yaptığı büyük katkı ile duyurmuştur. Ernö Rubik, büyük küçük herkesin en az bir kere çözmek için ter döktüğü benzersiz zeka oyunu Rubik Küpü’nün yaratıcısıdır.
 

Kaynak : Shutterstock Balaton Gölü'nde Kano Sporu

Spor

Macaristan’ın olimpiyat kayıtları oldukça başarılı bir olimpiyat geçmişini gözler önüne serer. Macaristan, olimpiyat madalyası sayısı açısından üst sıralarda yer almaktadır. Ülkede başarı grafiğinin en yüksek olduğu sporlar su sporları; özellikle sutopu, yüzme, kürek ve kanodur. Macarlar takım olarak Uluslararası Satranç Federasyonu sıralamasında ilk on içinde mücadele etmektedir. Eskrim alanında da Macarlar başarı göstermektedir. Futbol, hemen her yerde olduğu gibi en popüler sporlardan biridir.
 
Macaristan’ın dünyaca tanınmış sporcuları arasında tüm zamanların en iyi futbolcuları sıralamasında yer alan Ferenc Puskás, yine tüm zamanların en iyi olimpik eskrim sporcularından Ilona Elek, yüzücüler Dániel Gyurta, Krisztina Egerszegi, László Cseh sayılabilir.
 
Macaristan’da yapılabilecek açık hava aktiviteleri olta balıkçılığı, binicilik, avcılık, golf, bisiklet, kano ve kayak, hiking olarak sıralanabilir.
 

Kaynak : Shutterstock Paprika
Mutfak
Macar mutfağı, Macar kültürünün önemli bir öğesi olarak kendine yer bulur. Tarih boyunca pek çok kavmin göç yolu üzerinde bulunan Macar toprakları, haliyle farklı kültürlerden etkilenmiş ve bu kültürlere ait unsurları bünyesine katmıştır. Macar mutfağı da benzer etkileşimlerin izlerini taşır. Örneğin domuz eti tercih edilse de kırmızı et ve pirinç karışımıyla doldurulmuş biber veya lahana sarması Balkanlarda pek çok ülkede görülen Doğu kültürünün izini yansıtan yemeklerdendir.

Macar sofralarının vazgeçilmezi paprika, kurutulmuş kırmızı biberin ülkede çok sevilip yerelleşmesiyle yaygınlık kazanmıştır. Türkler tarafından Macaristan’a getirildiği de rivayet edilir. Macar paprikası, öğütülerek bir çeşit toz haline getirilir. Tatlı, acılı veya çok acılı çeşitleri vardır.
 

Gulaş
Macarların geleneksel yemeği, bir çeşit yahni veya çorba olarak nitelendirilen Gulaş (gulyásleves veya bográcsgulyás)tır. Gulaşın ana malzemesi olan kırmızı et sığır, dana, koyun veya domuz eti olabilir. İri doğranmış parça et soğan ve sarımsak ile pişirilir; paprika ile tatlandırılır. Havuç veya biber, patates, maydanoz katılmış olabilir. Küp doğranmış domates eklenebilir. Bazen şarap da eklenmiş olabilir. 
 

Halászlé
Balıkçı Çorbası olarak da adlandırılır. Macaristan’ın ünlü balık çorbasıdır. Yapımında tatlı su balığı kullanılır. Bol miktarda acılı paprika ile yapılır. Domates, kara biber, yeşil biber, soğan içerir, aynı zamanda şarap eklenmiş olabilir.
 

Csirke Paprikás

Gulaşa benzer paprikalı ve kremalı tavuk yemeğidir. Yanında haşlanmış yumurtadan yapılan nökedli, tagliatelle veya pirinçle servis edilebilir. Yeşil biber, domates, sarımsak, soğan, maydanoz, kara biber, un katılmış olabilir.
 


Lecsó
Yağda sotelenmiş soğan, yeşil biber, domates ve paprika karışımı. Sos olarak kullanılabilir, içine sosis vs. karıştırılarak pişirilebilir. Yumurtalı olarak da yenir. Bu haliyle menemene çok benzer. Kışa saklamak üzere hazırlanıp sıcakken kavanozlara doldurulur ve kış ortası yaz tatlarını anımsayarak ziyafet çekilir.
 

Gundel Palacsinta
Siyah çikolata sosu veya öğütülmüş ceviz içeren tatlı kreptir.
 

Dobos Kek
Macar Şef Dobos’un özel keki... Pandispanya hamuruna kat kat çikolatalı yağlı krema döşenir ve pastanın üstü pırıl pırıl parlayan bir karamel tabakası ile süslenir. Kekin çevresi dövülmüş ceviz, badem, fındık veya kestane ile kaplanır.
 

Pálinka
Geleneksel Macar içkisidir. Pek çok farklı tür meyveden, elma, armut, erik, şeftali, üzüm, kirazdan üretilir. Alkol oranı oldukça yüksektir, bu nedenle dikkatli tüketilmesi gerekir.

Kaynak : Shutterstock Hévíz Gölü
Termal Banyolar
Macaristan’ın en dikkat çekici yanlarından biri çok sayıda termal banyoya sahip olmasıdır. Geçmişi Roma hamamlarından Osmanlı dönemi Türk hamamlarına, oradan günümüzün açık hava banyoları, spa ve termal banyolarına uzanan bu gelenek, sadece yerel halkın değil çok sayıda ziyaretçinin de ilgisini çekmektedir. Macaristan’ın büyük bölümünde yüksek kaliteli suya sahip yüzlerce termal banyo bulmak mümkündür.
 
Bu termal banyolar, mimarileriyle de ayrıca dikkati çeker.
 

Hévíz Gölü
Şifa verici özelliğe sahip olan Hévíz Gölü, Avrupa’daki en büyük termal göldür. Ayrıca Dünya’daki termal göllerin en büyüklerinden biridir. Nilüfer çiçekleriyle süslü Hévíz, Macaristan’ın Balaton Gölü’nün batı ucuna yakın bir noktada yer alır. Hévíz kelimesinin Türkçe havuz kelimesinden geldiği de iddia edilir.
 
Sülfür ve mineraller açısından zengin bir suya sahip olan gölün kaynağı, dibinde 38 metre derinlikte yer alan mağaradan gelen sıcak ve soğuk su kaynaklarıdır. Göl suyu sürekli devri daim halindedir. Soğuk su aşağı inerken sıcak su yukarı çıkmakta ve böylece göl suyunun hareketi bir masaj etkisi yaratırken sıcaklığı da sabit kalmaktadır. Bir doğa harikası olan göl, üzerine ve çevresine kurulu sağlık tesisleriyle özellikle lokomotor sistem bozukluklarına ve romatizmal hastalıklara iyi gelmektedir.  
 

Budapeşte Széchenyi Termal Banyosu
Budapeşte termal tesisler açısından çok zengin bir şehir. Bu tesislerden biri olan Széchenyi; 1913 yılında inşa edilen, Budapeşte Şehir Parkı üzerinde kurulu devasa bir tesis. Üç büyük açık hava havuzu ile 15 kapalı havuzdan oluşuyor. Açık hava havuzları su, sıcaklığını koruduğu için kışın da kullanılabiliyor. Tesislerde sauna, masaj odaları, buhar kabinleri ayrıca hizmet veriyor.
 

Budapeşte Gellért Banyosu
Geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan Gellert Kaynak suyu, 1918’den itibaren bir termal banyo olarak Gellert Hotel bünyesinde hizmete girer. Banyoların tarihsel atmosferi, günümüzün modern su sirkülasyonu ve filtreleme teknolojileriyle birleştirilerek hizmete sunulur. Banyo ve havuzlar iç mekanda ve açık havada oldukça büyük bir alana yayılmıştır. Saunalar, masaj salonları, tuz ve çamur odaları vs. gibi farklı servis alanları da tesislerin bünyesinde yer alır. Sodyum, kalsiyum, magnezyum, florid, sülfat klorid ve hidrojen karbonat içeren şifalı suların eklem rahatsızlıkları, omurga bozukluğu, dolaşım bozuklukları, bazı solunum rahatsızlıkları gibi sağlık sorunlarına iyi geldiği söylenmektedir.  
 

Budapeşte Király Türk Hamamı
16. yy’dan, Budapeşte’de Osmanlı hakimiyeti döneminden bugüne ulaşan Király, küçük bir Türk hamamıdır. 1565 yılında Buda Paşası Aslan Bey tarafından yapımına başlanmıştır. Doğrudan kaynak suyu üzerine kurulmamıştır. Kale duvarları içinde kuşatma altında dahi Türklerin banyo yapma isteğinin bir ürünüdür. Bugün de hamam suyu, Lukács Termal Banyosu’ndan beslenir. Hamamda buhar odası, masaj, jakuzi de mevcuttur.
 
14 yaş altı çocukların hamamı kullanımasına izin verilmez.
 

Budapeşte Lukács Termal Banyosu
12. yy’da Sen Jan Şövalyeleri tarafından şifa amaçlı kullanılan Lukács şifalı suları, Osmanlılar elinde barut üretimi gibi askeri amaçlarla kullanılır. Zaman içinde Macarlar tarafından otel ve spa olarak hizmete sokulur. Lukács’ın sularının şehirdeki en etkili şifalı sular olduğuna inanılır.
 

Eğlence

Hareketli ve renkli bir gece yaşamı olduğu bilinen Macaristan’ın her yıl kutlanan ve yılın neşesi olan günlerinden bazıları şöyledir:

Búsojárás
1526’da Macaristan ordusunun, Kanuni Sultan Süleyman’ın Osmanlı ordusu ile karşı karşıya geldiği ünlü Mohaç Meydan Muharebesi, Macaristan’da Mohaç (Mohács) kasabası yakınlarında yapılmıştır.
 
Bu kasaba yüzyıllardır, baharın gelişini kutlamak, daha doğrusu “kışı” kovalamak için yapılan renkli bir festivale sahne olur. Festival altı gün sürer, Şubat sonu bir Perşembe başlar ve Büyük Perhiz’in başlamasından önce biter. Festivalin en renkli günü Pazar’dır. Kutlamaların ana figürü ise tahtadan oyulmuş ürkütücü maskeleri, koyun postuna benzer boynuzlu kostümleri ile Búso’lardır. Geleneksel olarak Tuna Nehri üzerinden teknelerle gelen yüzlerce Búso, şehrin içinde izlemesi kayda değer bir yürüyüş gerçekleştirir. Yürüyüşe atla çekilen ya da motorlu fantastik araçlar da eşlik eder.
 
Festivalde önemli tarihsel olayların anılması, maske yapımına dair gösteriler, folk müzik, dans   
Gibi pek çok etkinlik eşlik ederken, meydan büyük bir ateş üzerinde kışı temsilen bir tabutun yakılması töreni ile son bulur.
 

Hollókő Paskalya Festivali
Budapeşte’nin kuzeydoğusunda yer alan bu küçük ve otantik köy, Hollókő, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alır. UNESCO tarafından “20. yy tarım devrimi öncesi kırsal yaşamının yaşayan örneği” olarak nitelendirilen bu köyde, her yıl mart ayında yapılan geleneksel Paskalya kutlamaları bu nedenle çok sayıda ziyaretçinin ilgisini çekmekte ...
 

Debrecen Çiçek Karnavalı
Her yıl Doğu Macaristan’da Debrecen’de bir hafta süren ve 20 Ağustos’ta, Macaristan’ın Ulusal Kuruluş Günü’nde sonlanan karnaval, Macaristan’ı ziyaret edenlerin en çok ilgi gösterdiği olaylardan biridir. Konserler, danslar, gösteriler, çocuk aktiviteleri ile renklenen karnavalda çiçeklerden yapılma dev heykellerin arabalar üzerinde resmi geçidi akılda en çok kalan, en hoş manzaraları oluşturuyor.
 

Sziget Festivali
Budapeşte’de Tuna Nehri üzerindeki Óbuda Adası’nda gerçekleştirilen ve çok sayıda performansla çok büyük kalabalıkları toplayan önemli bir festivaldir. Avrupa’nın belli başlı festivalleri arasında gösterilmektedir. Ağustos ayında gerçekleştirilir ve bir hafta devam eder. Festivale gelenler açık havada kamp yaparak etkinliklere katılırlar. Biletleri internet üzerinden satın almak daha doğru olacaktır. Festivalde ağırlıklı olarak müzik grupları yer almakla beraber pek çok farklı sanatsal etkinlik de yer bulur.
(Bkz. https://szigetfestival.com/tr/)
 

Bağbozumu Festivalleri
Şarap üzümü üretimi Macaristan’da yaygın olarak yapılmakta ve iyi kalitede şaraplar üretilmektedir. Her yıl bağbozumu, eylül veya ekim ayında  Budapeşte, Sopron, Eger, Tokaj gibi ülkenin çeşitli noktalarında kutlanır. Budapeşte’de Buda Kalesi’nde yapılan Uluslararası Şarap Festivali de bu festivallerden biridir.  
 

Budapeşte Noel Pazarları
Noel zamanı Avrupa’nın büyük bölümünde renkli, ışıltılı Noel pazarları ile kendini gösterir. Budapeşte’de Kasım ayında Vöröstmarty Meydanı’nda Noel Pazarı açılır. Bir diğer Noel Pazarı Aziz İstvan Bazilikası önündeki meydanda gerçekleştirilen Noel Pazarıdır. Tam tarihleri her yıl için değişmektedir. Noel Pazarları sadece hediyelik eşyalar, süslemeler, geleneksel ürünler. Macaristan lezzetlerinin satışından ibaret değildir. Aynı zamanda Noel konserleri de buralarda sahne alır.